Merhabalar.
Sanırım ilk defa reklamını ve popülaritesini -benim için- karşılayan bir seriye yer verdim okuma listemde. Duman ve Kemiğin Kızı, 2011 yılında yayınlanmış orijinal dilinde; 2013 yılında da bizim dilimize çevrilmiş Artemis Yayınları sağ olsun, iyi ki de çevrilmiş.
Laini Taylor ilk kitabı tamamen eğlencesine yazmış; yazıyor olduğu başka bir kitapta ilerleme kaydedemediği için. [Bana hâlâ çok üst düzey geliyor öylesine yazarken bu tarz büyük bir evren oluşturup sorulara doğru yanıt vermeye çalışmak. Büyük başarı gerçekten.] Kendisi 2017 yılında yeni bir kitap daha yayımlamış: Strange the Dreamer. Fantastik, genç yetişkin kitabı olan Strange the Dreamer, kendi serisinin ilk kitabı; kaç tane olacağı hakkında bir fikrim yok. Puanı da 4.43. Merak etmediğimi söyleyemem sanırım. Bir de Daughter of Smoke & Bone serisindeki bir çift hakkında yazılmış #2.5 kitabı var: Night of Cake & Puppets. Merak ettiğim bir çift değildi kendileri, dilimize de çevrilmemiş zaten. Sanırım şu an için aktaracaklarım bu kadar.
Karakterlere geçeyim: Of, nasıl anlatacağım bilmiyorum. Başlayayım bir yerden. Karou adında genç bir kızımız var: mavi saçlı, üniversitede resim öğrencisi, Prag'da yaşıyor. Kendisini ben çok sevdim. [Hayır, sorunlu bir karakter değil.] Arkadaşı Zuzana ile olan ilişkilerini olsun, kendini taşıyabilmesini olsun... İkinci ana karakterimiz, yakışıklı mı yakışıklı beyimiz: Akiva. Kendisi bir melek. Ve çok güzel seviyor yahu! Çok temiz, çok güzel seviyor hakikaten. Uzun zamandır duygularından bu kadar emin karakterlere denk gelmemiştim, mutlu oldum. Her birine teker teker girmeyeceğim ama bütün karakterleri ayrı ayrı beğendiğimi söyleyebilirim. Kalabalık bir karakter ordusu var fakat Kimdi bu ya? diyeceğiniz türden bir karmaşa durumu yok ortada. Her biri hatırlanabilir karakterlerdendi özetle, gelişigüzel olsun diye yazılmamışlar. [Brimstone, üzdün yahu.]
Konuya gelelim: Karou çocukluğundan beri özel biri olduğunu biliyor ve kendisinin -başkalarının ise sadece resimlerinde gördüğü- küçük bir ailesi var. Ama pek normal bir aile değil bu; Brimstone'un boynuzları, Issa'nın yılanları var. Brimstone için diş toplayıcısı diyebiliriz sanırım, Issa ve ** da ona yardım ediyorlar; yardımdan öte gerçi de neyse. Karou da yeri geldiği zaman Brimstone'un ayak işlerini yerine getiriyor. Fakat Brimstone'un kendisinden sakladığı şeyler var.
Bir gün Karou'nun merakı başına bir iş açıyor, dolaylı yoldan. Bütün bu sorunlarla uğraşırken de Akiva ile yolları kesişiyor. Daha doğrusu Akiva, Karou'yu ilk gördüğü andan itibaren takip ediyor. Sebebini kendisi de bilmiyor elbette, biz de kitabın sonunda onunla beraber çözüyoruz meseleyi. [Küçük bir dikkatle çözebilirsiniz meseleyi aslında, kitabın ortalarına doğru.] Sonra bir olay oluyor ve Akiva ile Karou'nun yolları kesişiyor, bir kez daha. Zaten kaderlerinde ayrı kalmak olduğu da pek söylenemez.
İlk kitabı bir çırpıda bitirdim resmen. Ders çıkışlarında otobüse koşturdum bir an evvel okuyabilmek için. Genelinden çok detaylarını beğendim ben. Küçük detaylar benim için yazarın ne denli dikkatli olduğunu gösteriyor çünkü. Bir de aynı frekansı yakalarsak ne alâ! Bu seri de bütün istediğim detayları içeriyordu, sağ olsun. Laini Taylor'ı karakter yazmak ve karakterlerin ilişkilerini normal düzeyde ele almak konusunda başarılı buldum. 2. kitap bir olayla başlıyor, bütün kitap boyunca da devam ediyor o olayın kendisi ve etiklri. Fakat öyle bir durum ki normalde Artık yeter! diyeceğim bu olay, beni hiç baymadı. Karakterlerin ikisine de kızmadım, ikisini de mantıksız bulmadım. Gerisi kendiliğinden geldi zaten.
Birinci kitabı giriş, ikinci kitabı gelişme, üçüncü kitabı da sonuç kitabı olarak tarif edebilirim sanırım. İlk kitabın bu denli uzun bir giriş yapmış olması beni rahatsız etmedi çünkü 2. ve 3. kitaptaki bilgilere geçerken ilk kitabın o rahat ilerleyişinin büyük faydası oldu.
Yıkımı, kaybı, sabrı çok yerinde işlemiş, Taylor. Bir devrin yıkılıp yenisinin başlaması öyle çocuk oyuncağı değil ve seride de öyle üç beş ayda gerçekleşmiyor bu olay. Yüzyıldan bahsediyoruz, temeli çok önceden atılmış bir devrimden bahsediyoruz. Çok yerindeydi, olması gerektiği gibiydi. Evreni, kocaman bir peri masalı gibiydi ama hiçbir şey pamuk şeker tadında ilerlemiyordu. Ve en önemlisi, Akiva ve Karou -her ne kadar bu devrimin öncüleri de olsalar- ön planda değillerdi. Onlardan evvel bu işi yürüten üst düzey kişiler vardı ki bu da çok iyiydi. Kafalarına göre kahramanlık taslayacak ortamları yoktu yani.
Yalnız tek bir eksiği vardı: O da bizim Dünya. Bizim gezegende işler biraz... nasıl desem normal karşılandı gibi. Sanki gezegene melekler, değişik yaratıklar inmemiş de biz normal bir sorunla baş başa kalmışız gibi. Muhtemelen kadroyu kalabalıklaştırmamak, işleri daha da zora sokmamak için yaptı bunu yazar, anlayabiliyorum. Ama biraz daha hissettirebilirdi o tedirginliği, korkuyu bence.
Sözün özü, seri okuyucuyu salak yerine koymuyor.
Fantastik bir seri okumak istiyorum. Beni evreni ile doyursun, yanında şöyle güzel de bir aşk olsun, diyorsanız ilk sırada önereceğim seri bu olur. Melek ve şeytan kavramına farklı bir açıdan yaklaşmış, yaklaştığı bu açıdan da güzel bir şeyler çıkarmış. Ben aklınızın bir köşesinde bulundurun, derim.
Puanım 8/10.
Alıntılar:
Çat. Kapı aralığından esen rüzgar gibi. Karou hem kapıydı hem de eve giren rüzgardı. Karou her şeydi: Rüzgar, ev ve kapı. Rüzgarla bütün benliği doldu. Kendini rüzgara bıraktı ve bütün oldu. Tekrar kapandı. Rüzgar duruldu. Her şey bu kadar kolay oldu. Artık bütündü. DvKK
"Cuma sanırım. Kısa bir süreliğine Paris'e uğramam gerekiyor..." "Paris'e uğramak mı?" diye tekrar etti Zuzana. "Biliyor musun? Daha küçük bir yüreğim olsaydı, Kısa bir süreliğine Paris'e uğramam gerekiyor, gibi anlamsız şeyler söyleyerek arkadaşlığımızın sonunu hazırlamış olurdun." "Daha küçük bir yürek mi?" diye sordu Karou. "Hey! Küçücük olabilirim ama benim yüreğim geniş. O yüzden platform topuk giyiyorum. Böylece yüreğimi taşıyabiliyorum." DvKK
"Lütfen bana işemen gerektiğini söyle." "Ne? Hayır. Aklından bile geçirme." "Ah, haydi. Yapabilsem kendim yapardım, ama olmaz. Ben bir kızım." "Biliyorum. Haklısın, hayat hiç adil değil.Yine de sırf senin hatırın için Karou'nun eski erkek arkadaşının üzerine işemeyeceğim." "Ne? Bunu da nereden çıkardın?" Zuzana, en makul ses tonuyla açıkladı. "Sadece kafasına patlatmak için bir balona işemeni rica edecektim." "Ah." Mik yarım saniye kadar bunu düşünürmüş gibi yaptı. "Olmaz." KvYIG
"Başka birer evrenden ibaret," diye tekrarladı Eliza gülümseyerek. "Ve Büyük Patlama, sadece bir patlamadan ibaret." Adam kıkırdadı. "Başka bir evren, Tanrı fikrinden daha mı büyük, yoksa daha mı küçüktür? Bunun bir önemi var mıdır? Yukarıda meleklerin yaşadığı bir kat varsa oraya Cennet demek anlam bilimsel bir tercih midir?" "Hayır," diye yanıtladı Eliza kararlı bir şekilde, kendi de şaşırarak. "Anlam bilimsel bir tercih değil. Güdü meselesi." TvCD
Zihin ne kadar büyüktü? Peki ya ruh? Ve uzayda işgal ettiği fiziksel alanla bir ilgisi yoksa neredeydi? Düşündükçe başı dönüyordu. Denediği her seferinde gücü tükeniyordu. Bilinmeyenlere duyduğu öfke, içini kemiriyordu. Üstelik bütün bunlar, başka birinin zihnine girmeye çalışmadan önceydi. TvCD
Esen kalın, hoşça kalın.