Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

6 Şubat 2021 Cumartesi

Kitap Yorumu | Olasılıksız - Adam Fawer

Merhabalar.

Bir dönemin elden düşmeyen kitabı Olasılıksız'ı bunca yıldır okumamayı nasıl başardım, bilmiyorum açıkçası. Ancak günün sonunda işte buradayız. Yıllardır bildiğim ancak okumak adına herhangi bir çaba sarf etmediğim bir kitaptı kendisi. Sonrasında ne oldu da aldım hatırlamıyorum; indirimde falan yakaladım muhtemelen.

Neyse, asıl konumuza gelelim.

Olasılıksız, Adam Fawer'ın ilk romanı. 2005 yılında orijinal dilinde yayımlanmış, 2006 yılında da dilimize çevrilmiş. 2006 International Thriller Writers Award'da "En İyi Çıkış Romanı" ödülünü kazanmış. Yazarın sonrasında da pek kitabı yok. İkinci kitabı Empati 2008 yılında, üçüncü kitabı OZ da 2016 yılında yayımlanmış.

Şimdi, dıştan içe doğru gidersek kapağı beğendim ben. Siyah beyaz olması ayrı hoşuma gitti. Orijinal kapağın tasarımı 3 boyutluymuş, zamanında baya övgü toplamış bu nedenden ötürü. Kapakta olasılığı düşük durumları anlatan görseller kullanmışlar: Düşeş (İki zarda aynı anda görülen 6 sayısı), Floş Royal (Pokerdeki en iyi kağıt kombinasyonu: 10, J, Q, K, A), çalışma prensibi tamamen olasılıksız bir saat... Bu ögeler kitabın içinde de var elbette, onlar referans alarak kullanılmış.

Kitap neyi anlatıyor peki? Ana karakterimiz David Caine'in, Chernobyl Rus lokantasının mahzeninde kumar oynayışı ile başlıyor, hikaye. Kendisi bir kumarbaz ancak olasılık hesapları yapan ve buna göre oynayan bir kumarbaz. Beyni olasılıkları çok kısa sürede hesaplıyor, böyle bir yeteneği var. Kendisi biraz kötü hissediyor yalnız, garip bir koku geliyor burnuna bir yerlerden. Sanki çürümüş et ve yumurta, idrarla karışmış gibi... Koku öyle yoğun ki dikkatini verip oynayamıyor bile. Oyunun finaline doğru, yaptığı hesaba göre kazanmasının oldukça yüksek bir olasılık olduğunu fark edip parayı artırıyor ve güm! Kaybediyor. Hemen ardından da bayılıyor. Yenildiği için değil yalnız, kokudan...

Kitapta birçok karakter var ve bunların bazılarının yolları hali hazırda kesişmiş, bazılarının da sonradan kesişiyor. David bayıldıktan sonra kendisini hastanede buluyor ve yanında uzun zamandır görüşmediği ikizi Jasper var. Jasper bir şizofren, görüşmemelerinin sebebi de bu; görüşmedikleri dönem Jasper'ın tedavi olduğu hastenede kaldığı dönem. David'in başında, bayılmasının nedeni dışında başka bir bela daha var: Coşup artırdığı o bahis miktarını karşı tarafa ödemesi gerekiyor. İkinci karakterimiz Nava, çift taraflı bir ajan kendisi. Parayı verene gizli bilgi satıyor. Ve son işi çok yolunda gitmediğinden onun da başı belada: Kısa sürede yeni bir sır çalması gerekiyor. Bir diğer karakter Dr. Tversky... Kendisi bazı sorularla ve deneylerele kafayı bozmuş, asistanı üzerinde de bu deneyleri yapıyor. Onun da başı sonradan belaya giriyor: Yeni denek bulmak zorunda. Bu üç karakterin -ve daha birçoğunun- yolları kitabın ilerleyen sayfalarında kesişiyor. 

Bilim, özel ajanlar, matematik, fizik, biyoloji, epilepsi, kumar... Maşallah Fawer bunların hepsini alıp harmanlamış ve ortaya da güzel bir kurgu çıkarmış. Yazarın asıl çıkış noktası epilepsi ve epilepsi nöbetlerinin nedeninin tam olarak bilinemiyor olması... Bu tarz bir kurgunun içine bolca matematik ve fizik de girince şahsen ben keyifle okudum. Olasılık, zaman, kuantum fiziği, istatistik, metafizik, matematik... Bunlar pek ilgi alanınıza girmiyorsa kitabın bazı noktalarında sıkılabilirsiniz zira bu konular üzerine uzun uzun diyaloglar dönüyor. (Olasılık da matematikte en sevmediğim konu bu arada, höf.)

Tabii ki bir teori üzerine kurulu bu kitap çünkü neden olmasın? (Bir şey de diyemiyorum, bilginiz olmasın diye.) Bazı noktalar fazla cilalı gelse de aktı gitti kitap. Fawer oldukça yalın bir dille anlatmış her şeyi. İlla ki okuyun diyebilir miyim, bilmiyorum ancak bir şans verebilirsiniz isterseniz.

Alıntılar:

"Satranç hayat gibidir David," demişti babası. "Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işe yarar, bazıları sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte."

O kadar çok esrarengiz olgunun nedenini buluyoruz ki, bir şeyin bilinemeyeceğine inanmakta zorlanıyoruz. Ama yine de bilinmeyen, bilinemeyecek diye bir şey var. O da karşımıza geçmiş sakin sakin işine bakıyor. -Henry Louis Menchen, Yazar

"Önemli olan şudur: Söyleyeceklerim diğer olasılık metodolojisi için de geçerlidir, hiçbir şeyden tamamen emin olamazsın; o zaman tahmin yürütmek için kullanılan denklemler hataları en aza indirgemek içindir, hata payını ortadan kaldırmak için değil."

Esen kalın, hoşça kalın.

Giriş görsel: Andrew Ostrovksky


Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :