Merhabalar.
Fantastik edebiyatın akla gelen ilk isimlerinden
Neil Gaiman'ın
Anansi Çocukları adlı kitabı ile giriş yaptım, yazarın geniş dünyasına. O kadar çok esere imza atmış ki her birini şu küçücük yazıma sığdırmamın imkanı yok. Bu sebepten bu yazıda sadece ve sadece
Anansi Çocukları kitabına yer vereceğim. (Zaten başka kitabını da okumadım.)
Fantastik edebiyatla içli dışlı olan çoğu kişi biliyordur zaten Gaiman'ı. Bilmeyenler de popüler Sandman çizgi romanını veya Amerikan Tanrıları kitabını -ya da aynı adlı dizisini- duymuştur muhakkak. Bundan çok daha eskiye dayanıyor elbette yazarlık hayatı. Ve o uzun yazarlık hayatı boyunca kaleme aldığı eserlerden birini,
Anansi Çocukları'nı okuma fırsatım oldu. Sanırım son okuduğum
Gaiman romanı da olmayacak.
Anansi ne demek, hemen onun hakkında da birkaç bilgi bırakayım şuraya:
Kelime anlamı Örümcek olan Anansi, Gana, Togo ve Fildişi Sahili'nde yaşayan Aşanti halkının hatta Karayipler'e göçen Batı Afrika diyasporasının inanışında gökyüzü tanrısı Nyame'nin arabulucuğunu yapan düzenbaz bir kahramanın adıdır. [Kaynak]
Öncelikle, ana karakterimiz Şişko Charlie'nin, babasının ölüm haberini almasıyla başlar hikaye. Hayatı boyunca kendisini utandırmayı başarmış adamın... Nişanlısı ile düğün hazırlıkları hakkında konuşurken bahsi geçer ve nişanlısının -Rosie'nin- ısrarı sonucu arayıp düğününe çağırmaya karar verir babasını. Telefonda alır ölüm haberini ve Florida'ya doğru yola çıkar. Cenazenin ardından eski komşuları ile vakit geçirir biraz, bu esnada da babasının aslında bir Tanrı olduğunu öğrenir. Örümcek adında bir kardeşi olduğundan bahseder, komşusu Bayan Higgler. "Ona ihtiyacın olduğunda, tek yapman gereken bir örümceğe söylemek. Koşa koşa gelir," der Şişko Charlie'ye. Duyduklarının hiçbirine inanmayan Şişko Charlie İngiltere'ye, "evine" geri döner. Ve bütün hayatı, sarhoş olduğu bir gece banyodan çıkardığı örümceğe kardeşini görürse kendisine uğramasını söylemesi ile değişir.
Baba-oğul ve kardeşlik ilişkilerini temelden ele almış, yanına da fantastik ögeler sıkıştırmış bir kitaptı. Örümcek Anansi ve diğer Tanrıların hikayelerine de yer verdiğinden arka plana serpiştirilmiş hikaye, günümüz yaşamı ile de güzelce birleştirilmişti. Neil Gaiman'ın diline ise zaten diyecek herhangi bir sözüm yok; diyalogları falan aktı gitti bütün kitap boyunca. Hoş ve nevi şahsına münhasır bir dili varmış yazarın.
Bir yandan yıllanmamış bir hikaye bir yandan da 2005 yılında yazılmış olduğunu hissettiriyor gibi. Bu hissiyatı nereden ve nasıl verdi bilmiyorum ama hissettirdi bir şekilde. Tek kitapta bitiyor bütün olay ve her şey tadında. Arka plan öyküsü de asıl aksiyon öyküsü de gereksiz uzatmalara girmeden anlatmış derdini. Kafanızı çok yormayacak fantastik bir kurgu arıyorsanız tavsiye edebileceğim kitaplardan kesinlikle. Ne öyle bitince sizi uzun bir süre etkisinde bırakacak kurgulardan ne de arkası boş, önüne bolca cümle fırlatılmış kitaplardan.
Puanım 7/10.
Alıntılar:
EFSANEVİ YERLER VARDIR. Her biri, kendine has biçimde var olur. Bunlardan bazıları, dünyanın üzerinde bir katmandır; diğerleriyse dünyanın altında, sanki bir astar boya gibi var olurlar.
...Neyse, dedi kendi kendine, ölü olmak da hayattaki diğer her şey gibi olsa gerek. Bir kısmını yaşarken öğrenirsin, geri kalanını da uydurursun.
Madenin içinin bu kadar sessiz olması hayret verici, diye düşündü Şişko Charlie. Bulundukları yerin kendine has bir sessizliği vardı sanki. Farklı sessizlik biçimleri olup olmadığını merak etti. Mesela mezarlık sessizliği, uzayın sessizliğinden daha mı farklıydı acaba?
Şimdi, Anansi öykülerinde hilebazlık ve bilgelik vardır. Dünyadaki insanlar artık sadece ve sadece avlamayı ve avlanmayı düşünmüyorlar mesela. Artık insanlar sorunlarını düşünerek çözüyorlar, bazen de düşündükleri için başlarına daha da büyük sorunlar açıyorlar, o ayrı.
Öyküler de ağlar gibidir, her bir iplik diğerine bağlanır ve siz öyküleri takip ede ede merkeze ulaşırsınız. Çünkü merkez sondur. Her insan bir öyküdeki ipliktir.
Esen kalın, hoşça kalın.