"İnsanlar arama motorunun karşısında oldukça dürüsttürler."
Hava durumunun nasıl olacağından yaşadığımız rahatsızlığın hangi tür bir hastalığın belirtisi olduğuna kadar, oldukça geniş bir yelpazede aradığımız cevapları bulmamızı sağlayan arama motorları, günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Gündelik temel ihtiyaçlarımızdan biri resmen. Arama motorları ya da sosyal medya vb. dijital platformlar yakın bir zamana kadar zararsız ve oldukça yardımcı araçlardı bizim için. Ta ki Facebook-Cambridge Analytica veri skandalı olayı patlak verene kadar. İnternete sorgusuz sualsiz teslim ettiğimiz ve önemsiz gördüğümüz her türlü bilginin bir yerlerde birileri için çokça önemli olabileceğinin farkına vardı birçok insan.
Bu dizi bu olaydan mı esinlendi, tam olarak bilmiyorum ancak temelde aynı sorundan yola çıkarak hikayesini şekillendirdiği söylenebilir: Güvenilmez insanlığın kontrolündeki internete, ne denli umarsız teslim ediyoruz kendimizi acaba?
Search: WWW 2019 yapımı, romantik-drama kategorisinde bir Kore dizisi. Başrollerinde Im Soo-jung, Lee Da-hee, Jeon Hye-jin, Jang Ki-yong, Lee Jae-wook ve Ji Seung-hyun yer alıyor. Senaristliğini Kwon Eun-sol (Senaristliğini yaptığı başka dizi yok ancak kendisi Kim Eun-sook'un asistan senaristliğini yapmış sanırım, iyi de iş çıkarmış bu işiyle) yönetmenliğini de Jung Ji-hyun (İşleri: Mr. Sunshine, The King: Eternal Monarch, You Are My Spring ve Twenty Five-Twenty One) ve Kwong Young-il (İşleri: Suits, My Unfamiliar Family ve Doom at Your Service) üstlenmiş. tvN yapımı 1 sezon 16 bölümden oluşuyor. Netflix'te bulabilirsiniz.
2 adet OST'si var bu arada, muhteşemler. Biri Elaine - Search, diğeri Mamamoo - WOW.
Yukarıda da görüldüğü üzere sağlam bir kadronun ortaya koyduğu bu dizide konumuz şu şekilde: 30'lu yaşlarının sonlarında ve oldukça rekabetçi bir kişiliğe sahip olan Bae Ta-mi (Lim Soo-jung) büyük bir web portalı şirketi olan Unicon'da yönetici olarak çalışıyordur. Şirketin karıştığı bir skandalda temsilci olarak görevlendirilen Ta-mi, kendi doğruları ve yöntemlerine göre hareket edince zaten hali hazırda kurban etmeye insan arayan Unicon tarafından istifaya zorlanır. Yıllarını verdiği şirket tarafından uğradığı muameleyi kaldıramayan Ta-mi, Unicon'un rakibi olan Barro'nun CEO'su Kwon Hae-hyo'nun iş teklifi ile beraber Barro'ya geçer ve 2. sırada bulunan şirketin 1. sıraya yerleşmesi amacıyla kurulan "Görev Timi"nin başına gelir. Rekabetçi kişiliğinden ödün vermeyen Ta-mi, bu süreçte çeşitli insanlarla ve zorluklarla karşılaşıp kendini sorgulamaya başlar.
Şimdi, konuyu sadece Ta-mi üzerinden anlattım ancak dizinin 3 kadın başrolü var aslında. Biri Barro'nun Sosyal Medya Yöneticisi Cha Hyeon, namı diğer Scarlet (Lee Da-hee) diğer Unicon'un yöneticisi Song Ga-kyeong (Jeon Hye-jin). Dizi boyunca aslında bu üç kadının ayrı ayrı hikayelerine tanık oluyoruz. Kah birbirleriyle kah başka insanlarla yaşadıkları sorunları izliyoruz. Dizinin bu 3 kadın özelinde yürümesini ve bunu başarılı bir şekilde aktarmış olmasını çok sevdim ben şahsen.
Bu kadın karakterlerin aşk hayatına da dahil oluyoruz tabii bir noktada. Genel anlamıyla 6 karakter üzerinden ilerleyen dizi, her karakterin kendi hikayesine ve çatışmasına ayrı ayrı, dozunda odaklanmış. Karakterlerin hepsi gri, hepsinin sevdiğiniz ya da sinir olduğunuz, tasvip etmediğiniz ya da anlayamadığınız özellikleri var. Özellikle de başrolümüz Bae Ta-mi... Tamamen mantığıyla hareket eden bu karakter yeri geliyor inanılmaz anlaşılmaz bir karaktere dönüşüyor. Kendisi de farkında bunun. Çoğunlukla sinir olacağınız bir karakter kendisi. Cha Hyeon'un ağzından da duyarsak: "Seni neden sevmediğimi biliyor musun? İşte çok hırslı olduğun için değil. Düşüncelerini anlamadığım için." Tam olarak bu. Normalde tutarlı baş karakterler oluşturulmaya çalışırken diziler, yazarın böyle bir risk alması benim hoşuma gitti açıkçası. Bae Ta-mi'nin yaptığı çoğu şey bana doğru gelmese de düşünce şeklini anladım ve öyle kabullendim.
Karakterler özelinde yürüyor dedim ancak dizinin temelinde şu iki konunun çatışmasını izliyoruz: Bir web portalı tamamen özgür bir platform mu olmalı yoksa bu özgürlüğün belli başlı konularda sınırlandırılması mı gerekli? Hala cevabını bulamadığım bir soru bu.
Beni asıl diziyi izlemeye iten karakter Scarlet'ti ama... Bae Ta-mi'nin aşk hikayesi zerre umurumda olmadı, bir yerden sonra da gına geldi zaten çok yorucu biri olduğundan ilişkisi de oldukça yorucuydu. Ama Scarlet... Birçok noktada her ne kadar çıkmazda kalsam ve karşı tarafı anlasam da Scarlet'e daha bir yakın hissettim kendimi. Ve Seol Ji-hwan ile yaşadığı aşırı masum ve tatlı aşk... Keşke daha fazla sahneleri olsaydı.
Sözün özü, keyifle ve doya doya izlediğim bir dizi oldu Search: WWW. Boş sahne ya da replik yoktu neredeyse. Romantizm odaklı dizi arıyorsanız ana hikayenin biraz yorucu olduğunu söylemeliyim. Yan hikayeler daha doyurucuydu o açıdan. Yaş problemi hoşunuza gitmiyorsa dikkate alın derim, karakterler arası yaş farkı da vardı çünkü. Ana hikayesi ve hayat ile başa çıkmayı 3 kadın üzerinden başarılı bir şekilde aktarması ile benim oldukça beğendiğim bir dizi oldu kendisi.
Diziden birkaç alıntı bırakıyorum:
Bae Ta-mi: "Gençliğimde 38 yaşına gelince mükemmel bir yetişkin olacağımı sanırdım. Her şeyin cevabını bilen ve hep doğru kararlar veren bir yetişkin olacağımı. Ama 38 yaşında neyi fark ettim dersin? Kararım doğru bile olsa sonuç çok iyi olmayabiliyormuş."
Kwon Hae-hyo: "48 yaşında ne oluyor biliyor musun? Dur spoiler uyarısı yapayım. Ne doğru, ne yanlış? Bana doğru gelen başkaları için doğru mu? Bana yanlış gelen başkaları için yanlış olmayabilir. Dürüst bir adam olduğuma inansam da bu hep aklımda. En azından bir kişi benim tam bir pislik olduğumu düşünebilir."
Ah-ra: "Neye bakıyorsun?"
Bae Ta-mi: "Işıklara. Saat 01.00. Ama bu saatte bile bir sürü araba var."
Ah-ra: "Haklısın. Sence hepsi nereye gidiyorlar?"
Bae Ta-mi: "Bazen bu düşünce beni teselli ediyor. Bu saatte ayakta olan tek kişi olmadığımı düşünüyorum. Bu kadar yoğun yaşayan bir tek ben değilim. Zorluk yaşayan bir tek ben değilim. Ben de onlara böyle hissettiriyor olmalıyım. Bu şehirdeki insanlar, başkalarının şanssızlığında teselli bulur."
Cha Hyeon: "Bir gün büyük zorluklar yaşıyorsun. Ertesi gün, büyük bir başarı duygusu hissediyorsun. Sonraki gün yine başarısız oluyorsun ve hayal kırıklığı yaşıyorsun. Ve artık tahammül edemeyeceğini düşünüp iç çekiyorsun. Ama sonra, komik bir şey görüyorsun ve gülüyorsun. Güzel bir şey yiyorsun ve çok lezzetli geliyor. Ve sevdiğin birini gördüğünde mutlu oluyorsun. Sanırım bunlar hep hayatın parçası, değil mi? Ama biliyor musun, bütün bu iniş çıkışlar çok yorucu olabiliyor. Bütün bunlar insanı tüketiyor."
Esen kalın hoşça kalın.
Gifler: