Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

16 Eylül 2016 Cuma

Kitap Yorumu | Schindler'in Listesi - Thomas Keneally

Schindler'in Listesi - Thomas Keneally

12 DALDA OSCAR ADAYI
EN İYİ FİLM VE EN İYİ YÖNETMEN DAHİL
7 DALDA OSCAR ÖDÜLÜ SAHİBİ

Thomas Keneally'nin Booker Ödülü ve kurgu dalında Los Angeles Kitap Ödülü'ne layık görülen, aynı isimdeki kült filme de ilham olmuş eseri Schindler'in Listesi, Nazi işgali altında Polonya'da yaşayan Yahudileri kurtarmak için hayatını riske atıp SS birliğine kafa tutan ve onları zekası ile alt edip bir şefkat meleğine dönüşen Oskar Schindler'in hikayesini anlatıyor. Bu olağanüstü anlatının gerçek olaylara dayanması okurlara unutulmaz bir deneyimin kapılarını aralıyor.

Merhaba.

Schindler'in Listesi kitabını alıp okuma fırsatını yeni yakalayabildim. Evvelinde filmini izlemiştim zaten. Normalde filmi önce izleyip kitabı ardından okumayı sevmezdim ancak bazı kitaplar için bu durumun çok da kötü olmadığını fark ettim. Bazı kitapların -daha iyi kavranabilmesi adına- önce filmi izlenmeli, sonra kitabını okumalı, diye düşünüyorum artık. Filminin fragmanı için tık tık. Kitabı filmi ile karşılaştırarak yorumlayacağım biraz.

Şimdi kitabın konusu yukarıda yazdığı gibi Nazi yönetiminin kök söktürdüğü yıllarda yaşamış olan Oskar Schindler'ı konu alıyor. Filmde anlatılan -ya da gösterilen demeliyim- Oskar'a ek olarak kitapta çocukluğunu, gençliğini ve ailesini de öğreniyorsunuz. Temelden başlıyor bütün hikaye yani. Yazar varlığını tamamen belli etmiş durumda, biyografik kitap niteliğini taşıdığı için. Yer yer hikayeye yer yer anlatıya dalıyor.

Araştırmalara ve röportajlara dayanarak ortaya konulmuş bir eser Schindler'in Listesi. Schindler Yahudilerinden sağ kalanlar ile görüşülmüş, ortak bir payda üzerine oturan anlatılar ile Oskar'ın ve yanındakilerinin yaşadıkları sunulmuş okuyucuya.

Schindler'i filmdekinin aksine daha iyi anlama fırsatını yakalıyorsunuz. Filmi izlerken Neden bunu yapıyor ki? diye durup düşündüğünüz anların cevabı kitapta yer alıyor. Cömert ve mühendisliğe ilgisi olan biri aslında Oskar. Yaptığı işi bildiğini görüyorsunuz, sadece biraz yardıma ihtiyacı olan biri fabrikayı yürütme konusunda. Burada da devreye Itzhak Stern giriyor zaten.

[Fotoğrafta fazla belli olmuyor ama bölüme giriş sayfalarında arka plana kitabın kapağındaki resim yerleştirilmiş. Çok hoş duruyor.]

Itzhak Stern'in duygularını ve Oskar hakkındaki düşüncelerini de okuyorsunuz kitapta. Bunun dışında Amon Goeth'ün de neden Oskar Yahudiler'e bu denli yardımcı olurken gerekeni yapmadan inisiyatif tanımış bunun cevabını da alıyorsunuz. [Çünkü Oskar'ı gerçek anlamda dostu olarak görüyor.] Harici idam edilmeden evvel tutuklanmasına ve yaşadıklarına da yer vermiş yazar.

Oskar Schindler'ın gölgesinde kalan biri var: Emilie Schindler. Kendisini de unutmamak gerekiyor. Filmde tam yer verilmiyor lakin ama Emilie de fabrikadaki insanlara fazlasıyla yardım etmiş vakti zamanında.

Kraków'dan Brinnlitz'e uzun bir yolculuk tüm kitap. Uzun dediysem gerçekten uzun. Kitabı bir an bitiremeyeceğimi bile düşündüm. Çok ağır ilerliyor kitap neden mi?

1) Sayfa sayısına düşen kelime sayısı normal gibi gözüküyor fakat fazla. Bu da sayfa sayısını yanlış anlamama neden oldu.

2) Bütün karakterlere yer verilmiş. Yani filmde gördüğünüz o elmasları işleyen, kısa bir sahnede gösterilen adamların bile o ana gelene kadar neler yaşadığını öğreniyor, okuyorsunuz. Kitapta anlatılmak istenen şey için yeterli, benim için fazla ayrıntıydı.

3) Haddinden fazla yabancı kelime var. Olmasın, demiyorum lakin okuma hızımı düşüren etmenlerden biri de bu olduğu için söylemek istedim. Almancadan bahsediyoruz sonuçta.

Sözün özü yeterli bir biyografik kitaptı. Dönemin çoğu olayına değinilmiş, çoğu kişinin hayat hikayesine dokunulmuş. Bu kadar detaya gerek duymuyor ve olayların -gerçek anlamda- iç yüzüne inmek istemiyorsanız film yeterli gelecektir, diye düşünüyorum. Keza olayların gidişatında büyük farklılıklar yok. Kitapta neyse filmde de o, birkaç küçük detay haricinde. Onlar da mühim şeyler değil.

Oskar'ın kalbi güzel, yapmak istedikleri güzel. Kitabı okuduktan ve filmi izledikten sonra aklıma takılan en büyük soru şu oldu: Böyle bir geçmişe sahip olan bir millet neden tarihine bakmadan günümüzde böyle eziyetlerin başkahramanı oluyor? Geçmişine bakmayan geleceğinden bir şey beklememeli bana göre.

Haddinden fazlasını söylemek istemiyorum kitap ile ilgili, neyse o. Güzeldi, anlatmak istediklerini iyi bir şekilde aktardı. Anlatmak için çırpınanların kulakları kesik olmasaydı daha çok şey yazabilirdim sanırım. 

Puanım 3/5.

Birkaç alıntı bırakıyor, ayrılıyorum:
"Her kim bir hayat kurtarırsa bütün dünyayı kurtarmış sayılır."
Sonra Oskar konuşmaya başladı. Bu konuşma onun baş döndürücü vaatlerle dolu, ölçüsüz konuşmalarından biriydi. "Geleceğinizi biliyorduk," dedi. "Bizi Zwittau'dan aradılar. Binaya girdiğinizde sizi bekleyen ekmek ve çorbalarınızı bulacaksınız." Ardından neşeyle ve karşısındakilere gururlu bir tavırla güven verircesine "Artık hiçbir şey için endişelenmeniz gerekmiyor. Artık benimlesiniz," diye ekledi.
"... Saatler gece yarısını beş geçeyi gösterene dek sizler için elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim. Etraftaki evlere girip onları yağmalamayın. Aranızdaki milyonlarca kurbana yaraşır kimseler olduğunuzu kanıtlayın ve intikam duygusuyla yapacağınız bütün faaliyetlerden sakının."
Esen kalın, hoşça kalın.

Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :