Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

6 Eylül 2016 Salı

Kitap Yorumu | Siyah Damar - Tarryn Fisher


Münzevi yazar Senna Richards otuz üçüncü yaş gününün sabahına uyandığında her şey değişmiştir. Kendisini elektrikli tel örgülerin ardındaki bir kafese tıkılmış ve karların ortasındaki bir eve kilitlenmiş olarak bulan Senna'nın, neden kaçırıldığını öğrenmek için kendisine bırakılan ipuçlarını takip etmekten başka şansı yoktur. Özgürlüğünü geri istiyorsa dönüp geçmişine bakmak zorundadır. Fakat geçmişi aslında hâlâ hayattadır... Ve onu kaçıran kişi de bulunacak gibi değildir. Kurtuluşu pamuk ipliğine bağlı olan Senna, kısa zaman içinde tüm bunların bir oyun olduğunu fark edecektir. Hem de çok tehlikeli bir oyun. Ve sadece gerçek onu serbest bırakabilir.

Merhaba.

Bu kitabı yorumlarken söze nereden başlamam gerektiğini bilemiyorum. Tarryn Fisher ile Love Me with Lies serisi sayesinde tanışmıştım lakin daha tanışmadan evvel bendeki yerini hazırlamış gibiydi çoktan. Beni bu kez de hayal kırıklığına uğratmadı. Diğer iki kitabını da almak için sabırsızlanıyorum.

Detaylı yoruma geçecek olursam kitap dış kapağıyla bile bir başka olduğunu bağırıyor benim için. Kapağa dokunduğunuz vakit bunu hissediyor, baktığınız vakit de fotoğrafın altında yatan anlamı görüyorsunuz. Orijinal kapağından ziyade bizim kapağımızı beğendim. Daha bir karanlık ve ilgi çekici olmuş. Diğer kapaktaki abla pek öyle değildi şahsen.

Kitabı açıp okumaya başladığınız anda koca bir başlık ile karşılaşıyorsunuz: 1 | Şok ve İnkar. Bu şekilde 3 bölüme ayrılmış Siyah Damar. Ardından bütün hikaye Senna'nın ağzından anlatılmaya başlanıyor.

Senna bir gün bir yatakta uyanıyor fakat ne yatak kendi yatağı ne de üzerinde kıyafetler kendi kıyafetleri. Ne olduğunu anlamaya çalışırken takındığı metanetli tavrı ilgimi çekti açıkçası. Kendine ve aklına çeki düzen verdiğinden emin olduğu anda yerde bulunan kapağı odada bulduğu kutunun içerisinden çıkan anahtar ile açıyor; kutunun içinden çıkan diğer şeyler ise çakmak ve bıçak. Senna'mız alt kata iniyor kapağın ardından çıkan merdivenlerden ve bütün odaları teker teker kontrol ediyor, elindeki sıkı sıkıya kavradığı bıçakla. Sonunda bir odaya giriyor. Odanın karanlığa sığınmış köşesinde bir yatak, yatağın üzerinde de dört bir uzvundan bağlanarak ağzı kapatılmış bir adam var. Bu adamın ismi Isaac. Isaac, geçmişinden biri ve doktoru.

Bu anlattıklarımın ardından gelişen çoğu olay bu ikili arasında ve karların orta yerine bırakılmış bir kulübede gelişiyor. Etrafta ağaçlar ve kardan başka hiçbir şey yok. Kim böyle bir yerde kafayı yemez ki? Ve ön kapakta da yazdığı gibi: Sadece gerçek onu serbest bırakabilir.

Şimdi karakterlere inecek olursam Senna'yı sevdim. Özgün bir karakter oluşturmuş Tarryn. Psikolojik açıdan pek de normal olmayan -buna geçmişte yaşadığı bir olay da dahil elbette, ilerleyen sayfalarda ne olduğunu öğreniyorsunuz- bir karakter. Isaac de bir o kadar normal. Bu dediğim, normal tanımına göre değişir elbette. Senna'nın düşünceleri fazla acımasız. Ama hey! Gerçek yapan da bu değil mi?

Cümleler kısa ve net. Uzun cümleler ile yormuyor sizi kesinlikle. Siyah Damar ile ilgili sevdiğim şeylerden biri de bu oldu: Cümleler. Çok güzeller. Genel anlamda içimi burkan -ağlatan değil- yer de çok oldu. Hâlâ hatırladıkça dudaklarım bükülüyor. Senna ve Isaac birbirleri ile iletişim kurdukça geçmişlerine dalıyorlar. Ve benim tek söylemek istediğim şu oluyor: Gerçekten bütün bunları yaşamak zorunda mıydınız?

Bu lanet olası kulübeye neden geldiler? Isaac neden orada? Bütün mesajlar neden Senna'ya varıyor? Bu kişinin amacı ne? Bütün bu soruların cevaplarına iki karakterimiz ile birlikte ulaşmaya çalışıyorsunuz. O kadar çok şey yaşıyor, o kadar çok şey paylaşıyorlar ki... (Phoenix, tamam. Gidip bir köşeye kıvrılacaksın şimdi.)

Psikolojik açıdan fazlasıyla iyi bir kitap olsa da gerilimi biraz düşük. Yok, demiyorum. Geriliyorsunuz kimi yerlerde, evet. Ama daha fazlası olabilir miydi? Ona da evet.

Ama tabii ki de puan kırmamdaki etken bu olmadı.

Şimdi bu kadar yağladım balladım neden bu puanı verdim? (Puan aşağıda.) 5 verirdim, benim için yeterli ve başarılı bir kitaptı. [Dipnot: Bu kitaba başlarken öyle büyük umutlarla başlamayın, Phoenix tavsiyesi. Okurken anlayacaksınız ne demek istediğimi. Spoiler gibi oldu ama ne diyeyim?] Neden bu puan?

Çünkü kitapta beni bir türlü tatmin edemeyen -tatmin olmak için gerçekten fazlasıyla uğraştım- bir nokta vardı ki ne söyleyebilirim ne de söylemeden geçebilirim. Bütün bu tezgâhın kuran kişinin amacı.

Yani...
Bilemiyorum.

Okuyanlardan kimi için mantıklı gelmiş olabilir lakin bana gram gelmedi. Bütün bu plan, gizem, düşünülen ayrıntılar... Hepsi bunun için miydi yani? diye soruyorsunuz. Ben sordum. Neyse. Gerçekten bunu göz ardı edemedim. Üzdün Tarryn. 

Sözün özü -iki saat konuştum bir de sözün özü diyorum- alın, okuyun, kitaplığınızda kesinlikle bulunsun. Okuduğunuz vakit farklı bir tat bırakacak damağınızda. Ama gerçeklere dikkat edin, olur mu? Bu kitapta gerçekler biraz yürek burkabiliyor, aman diyeyim.

Siyah Damar. Siyah Damar. Nedir bu Siyah Damar? Onu da öğreniyorsunuz bu kitapta.

Puanım 4/5.

Alıntı bırakıyor ve köşeme çekiliyorum. Yine bazı sahneleri okur, Neden Tarryn? diye feryat ederim. Bakmayın bu kadar laf ettiğime, böyle bitmesini istiyordum zaten. Çünkü böyle bitmeliydi.


İnsanlar yalan söyler. Sizi kullanır ve yalan söylerler. Ve bunları nasıl sadık olduklarından ve sizi asla terk etmeyeceklerini anlatırken yaparlar. Kimse böylesine bir söz veremez, çünkü hayat mevsimlerden ibarettir ve mevsimler değişir. Değişikliklerden nefret ederdim. Değişim güvenemezsiniz, güvenebileceğiniz tek şey değişimin gerçekleşeceği gerçekliğidir.
"Tüm hayatın boyunca sessiz biri oldun. Tanıştığımızda sessizdin, acı çektiğinde sessizdin. Hayat darbelerine devam ederken sessizdin. Ben de öyleydim, biraz. Ama senin gibi değil. ... Söylemediğin her şeyi duydum. O kadar yüksek sesliydi ki görmezden gelemedim. Sessizliğin, Senna. Sessizliğin çok yüksek sesli."
"Bana bir yalan söyle, Isaac." Parmakları omzumda dolanıyordu. "Seni sevmiyorum." 
"Neden buradasın?" Kısa bir tereddüdün ardından konuştu, "Çünkü sen buradasın."
Esen kalın, hoşça kalın.

Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :