Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

9 Ocak 2019 Çarşamba

Seri Yorumu | Ahh Kalbim / Al Sana Aşk! - Meriç Mekik


Merhabalar.

Utanarak söylüyorum ki Türk yazarların romantik-komedi kitaplarını alırken iki kere düşünüyorum. Bilinçli yapmıyorum bunu lakin yapan küçük bir tarafım var. Meriç Mekik'e -hatırlamıyorum şimdi nerede olduğunu- bir tane yorumda denk gelmiştim sanırım. Sonra alayım dedim ve kitaplığımda beklemeye başladı yazar. Sonra ben Kocan Kadar Konuş serisini okudum ve bu seriye bakıp üçüncü kez "Acaba?" diye sordum kendime.

Yanılmak güzel tabii, bazen.

Romantik-komedi türünde bir seriden ne beklediğini bilmeli öncelikle insan. Ben düşük bir beklenti ile başlamıştım açıkçası fakat seri beni düşündüğümden daha çok eğlendirdi. Aşk ilişkisinden aile ilişkisine, anne-çocuk ilişkisinden dostluk ilişkisine... her şey vardı bu seride. Her şey çok bizdendi.

Konusu şöyle ki ana karakterimiz Aylin, karnında bebeği ile kocası Adnan tarafından terk edilir. Adnan bir öğrencisine âşık olmuştur ve karısını terk edip sevgilisi ile birlikte yurt dışında gider. Üzerinden dört yıl geçer; Aylin çocuğunu doğurmuştur ve ailesinin yanındadır. Yaşamını bir şekilde sürdürmeye devam ederken kayınvalidesi ile kayınbabasının evlilik yıl dönümüne davet edilir. Yalnızlığını elalemin ağzına sakız etmemek isteyen Aylin, bir kavalye arayışına girer. En yakın üç arkadaşı da kendisine bu konuda seve seve yardımcı olacaktır.

İlk kitap üç ayrı adamla geçen randevusunu, ailesini, iş hayatını, kızı Pelin ile olan durumunu ve arkadaşlarıyla ilişkisini anlatıyor. Bütün bunlar yaşanmadan evvel, bizim asıl adamla karşılaşıyor Aylin iş yerinin asansöründe. Üç randevu da kötü geçiyor, davet bir şekilde atlatılıyor ve yeni bir hayata başlama kararı alan Aylin spora yazılmaya karar veriyor. Spora gittiği yerde de bizim asıl adamımız Tarık ile karşılaşıyor tekrar. İlk kitabın ikinci yarısı da ikisinin maceralarını konu alıyor. İkinci kitaba değinmiyorum bu yüzden.

İki kitap da 450 küsür sayfa olduğundan her şeye değinebilme imkanı bulmuş, Meriç Mekik. Her sahnesinden ayrı keyif aldım ama bir süre sonra "Yeter artık, bitsin şu kitap," derken buldum kendimi. Yani romantik komedi kitaplarının iki kitaplık seriye dönüşmesi bana biraz gereksiz geliyor açıkçası. Anlatılacak şey belli, çözümlenecek şey belli... biraz uzuyor sanki hikaye.

Çılgın bir ikileme sürükledi seri beni.


Neticede ben büyük keyif aldım okumaktan. Siz de bir ön yargı ile yaklaşıyorsanız diye söylüyorum gönül rahatlığı ile alıp okuyabilirsiniz seriyi. Tabii ki romantik-komedi türünde bir kitap istiyor ve ne beklediğinizi biliyorsanız. 

Beklenti önemli çünkü.

Puanım 7/10.

Kitapta özellikle işaretlediğim bir yer yoktu, bu yüzden ilk sayfasından birkaç paragraf paylaşıyorum bir nebze bilginiz olsun diye.
Çok değil, dört yıl önce kalkıp biri bana "31 yaşında bekâr bir anne olacaksın," dese gülerdim. Evli, mutlu ve top gibi hamileydim. Hayatımla ilgili değiştirmek istediğim tek bir şey bile yoktu. / Aynı kişi bana "O herkesin sana çok âşık olduğunu söylediğin kocan, büyük bir aşkla yaptığınız bebek anne sütünden katı gıdalara geçemeden bir öğrencisine âşık olacak, kızı yerine onu büyütmeyi tercih edecek," dese, bak işte o zaman iş değişirdi. Ona kesinlikle gülmez, aksine, onu can kulağıyla dinlerdim. Çünkü sınırsız hayal gücü bende hep derin bir saygı uyandırır. / Ama bu kişi durup da bana "Kocanın âşık olduğu öğrencisi Japon olacak. Bunun üzerine sen altı ay ağzına pirinç pilavı koymayacaksın," dese, itiraf ediyorum, onu dinlerken çaktırmadan annemin ev hediyesi şamdanı kapıp arkama saklardım, çünkü sınırsız hayal gücü ile delilik arasında çok ince bir sınır vardır, delinin ne yapacağı belli olmaz. Sonuçta temkinli olmakta her zaman fayda var. Özellikle de, hayatınla ilgili değiştirmek istediğin tek bir şey bile yoksa; evli, mutlu ve top gibi hamileysen, delinin biri kalkıp seni öldürsün istemezsin, değil mi? / Oysa her şey aynen bu şekilde oldu.
Hadi, esen kalın, hoşça kalın.

Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :