Merhabalar.
Alışverişkolik Serisinin ÇokSatar Yazarı'nın ilk gençlik romanı Audrey'yi Bulmak karşınızda. Ta-ta-ta-tam. Sophie Kinsella'nın Alışverişkolik Serisi'ni okumadım, okumayı da düşünmüyorum şu an için. Fakat Bir Alışverişkoliğin İtirafları filmini izledim, bundan yıllar önce. 2 kere falan izlemiş olabilirim, öyle hoşuma gitmişti film. Audrey'yi Bulmak kitabını elime alıp aynı isimle karşılaşmış oldum yıllar sonra.
Böyle kapağından, renklerinden bile tatlı bir şeyler okuyacağınızı anlıyorsunuz ilk bakışta. Evrenin Ötesi serisinin son kitabını bir ay elimde süründürünce -bunun kesinlikle kitap ile bir alakası yok- Reading Slump denen zıkkımdan beni kurtaracak bir kitap okumalıyım, dedim. İyi ki de demiş ve bu kitabı seçmişim. Böyle asılarak çıkardı beni o kuyudan.
Ana karakterimiz Audrey ve kendisinin "minik" birkaç sıkıntısı var. Sorunu: Sosyal Anksiyete Bozukluğu. Ama kitap size bunu tıbbi adıyla söylemiyor ya da muhabbet içerisinde falan vermiyor. Sadece durumu anlatıyor ve bariz zaten, öyle çok da üzerinde düşünülmesi gereken, abidik gubidik isimli bir hastalık olmadığını anlıyorsunuz. [Şu an 6 yıllık eğitimime abidik gubidik dedim ya, daha ne konuşsam boş sanırım.]
Audrey'yin bu sorununu ne denli iyi yansıtmışlar, bilemiyorum. Çünkü sıkıntıları tam anlamıyla yaşamadan bilemezsiniz. Ama beni irite etmedi, saçma da gelmedi. Olayın gerçek belirtilerinden ve sonuçlarından sıyrılarak bakacak olursam da iyi işlenmişti, diyebilirim. Bütün süreci iyi vermişlerdi. Kimi Ne yani, çocuk mu düzeltti onu? Kendi kendini kurtaramıyor muydu? falan diyebilir, bu şekilde düşünebilir, bir şey diyemem. Ama iyileşme süreci her şekilde kişiye bağlı zaten. Bazen küçük bir fitil gerekiyor bunun için, o kadar. [Ben de sanki varsayım yapıyorum... Goodreads'te yazmış biri, bu ne böyle, diye. Ben de ona dolaylı yoldan şey ediyorum işte. Şşş.]
Zaten kitabın ciddiye alınma derdi yok gibi geldi bana.
Okuyucuya bu psikolojik sıkıntının dipsiz kuyularını, sebeplerini, sonuçlarını öyle derin derin anlatmaya çalışmamış. Herkesin günlük hayatta hissedebileceği anksiyeteyi okuyorsunuz en nihayetinde. Böyle bir hastalığınız olmayabilir lakin Audrey'yin hissettiklerinden bazılarını siz de hissediyorsunuz zaten günlük yaşantınızda.
Kitabın ön planda olan özelliği: Absürtlüğü. Normal bir absürtlük olarak da tanımlayabilirim aslında.
Çok güncel bir kitaptı çünkü.
League of Legends göndermesinden -sanırım, benim aklıma direkt LoL geldi- oyun bağımlılığına, haberlere inanma alışkanlığından ebeveyn problemlerine kadar güncel olan her şeye değinmiş, Kinsella. Kurgunun içerisine girip kabul görmeyi beklemiyorsunuz yani. Fazla tanıdık bu aile, hemen oturma odanızda oturuyorlar kendileri. [Belki daha sakin olanları.]
Sözün özü, gerçekten eğlenebileceğiniz, bir çırpıda okuyup bitirmek isteyeceğiniz bir kitap arıyor, Reading Slump denen meretle boğuşuyorsanız en yakın kitapçınızdan ISRARLA isteyiniz. Ya da en yakın kitap alışverişi sitenizden. Çıtır çerez, tatlı mı tatlı bir kitaptı kendileri.
Puanım 4/5.
Alıntılar:
Aman Tanrım. Annem delirdi. Normal anne deliliği değil. Ciddi ciddi delirdi. Normal anne deliliği şöyle bir şeydir:Annem bir gün durup dururken, "Daily Mail'de bir glütensiz diyet okudum.Hadi hep birlikte onu yapalım," der ve üç tane glütensiz ekmek alıp gelir. Tadı öyle iğrençtir ki içimiz almaz. Ailece greve gideriz ve annem sandviçini çiçek tarhına saklar. Bir hafta sonra glütensiz diyet unutulur gider. Ama bu seferki çok farklı. Ciddi ciddi delilik.
Annem artık LOC'un ne olduğunu biliyor. Ve Kofi Annan'a göre "Bilgi güçtür." Fakat Leonardo da Vinci'ye göre de "Bağrışmanın olduğu yerde gerçek bilgi yoktur," ve bu bizim eve daha çok uyuyor. (Lütfen benim öyle çok okuyan biri olduğumu falan sanmayın. Annem geçen ay bana bir aforizmalar aldı, televizyon izlerken arada sayfalarını karıştırıyorum.)
Ama cümlenin ortasında susmak insanların yapabileceği en kötü şey. Tam anlamıyla pasif agresif çünkü söyleyecekleri hiçbir şeye itiraz edemiyorsunuz. Söyleyeceklerini düşündüğünüz şeylere itiraz etmeniz gerekiyor. O zaman da inkar ediyorlar. Cümle Ortasında Susma Kraliçesi annemdir. Yani bunda resmen bir uzman. Alın size son zamanlarda yaptıklarından bazı örnekler... (...) 2. ANNE: Sana yüz yıkama jeli aldım. Bak, özellikle genç cilt tipine uygunmuş. BEN (etiketi okuyup): Problemli ciltler içinmiş. Sence benim cildim problemli mi? ANNE: Tabii ki hayır, tatlım. Ama kabul etmelisin ki bazen biraz... Cümle Ortasında Susma. BEN: Ne? Kötü mü? İğrenç mi? Kafama poşet geçirip mi dolaşmalıyım? ANNE: Aşırı tepki gösterme, Audrey. Öyle demeyecektim.
Evde yatağıma uzanıyorum. Hiç kıpırdamadan yatıyorum. Ev sessiz, perdeler kapalı ve kulaklıklarım takılı. Üç saat boyunca öylece kalıyorum. Bazen kendimi bir telefon gibi hissediyorum ve şarj olabilmemin tek yolu bu. Dr. Sarah vücudumun bir tür adrenalin roller-coaster'ında olduğunu söylüyor. İşte bu yüzden mutlak bir stres halinden mutlak bitkinliğe geçiyormuşum. Arası yok.Esen kalın, hoşça kalın.