Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

7 Ekim 2016 Cuma

Kitap Yorumu | Dünyanın En Şanslı Kızı - Jessica Knoll

Dünyanın En Şanslı Kızı - Jessica Knoll

MÜKEMMEL HAYATI MÜKEMMEL BİR YALANDI.

Ani FaNelli, prestijli Bradley Okulu'nda okurken yaşadığı şoke edici ve aşağılayıcı bir olay yüzünden hayatını yeniden inşa etmek zorunda kalmıştı. Şimdi ise cazip bir işi, pahalı giysileri ve yakışıklı, asil bir nişanlısı vardı; elde etmek için çok uğraştığı mükemmel hayata ulaşmak fazlasıyla yakındı.
Fakat Ani'nin bir sırrı vardı.
Geçmişinden gelen ve hâlâ onun peşini bırakmayan, gün yüzüne çıkıp her şeyi berbat etmesi an meselesi olan, özel ve acı dolu bir sır...
Olağandışı anlatımı ve tahmin bile edemeyeceğiniz şaşırtıcı olaylarla dolu olan Dünyanın En Şanslı Kızı, "her şeye sahip olmaya" çalışan birçok kadının yaşadığı dayanılmaz baskıyı gözler önüne sererken, okuru sivri dili ve acımasız hırsı ile korkunç bir gerçeği gizli tutmaya çalışan, düşündüğünüzden çok daha yüce gönüllü bir kahramanla tanıştırıyor.
Ancak sorun şu ki; Ani'nin sessizliğini bozması, uğruna savaştığı her şeyi kaybetmesine mi neden olacak, yoksa özgürlüğünü kazanmasını mı sağlayacak?

Merhaba.

2015'in En Başarılı Çıkış Romanı olarak tabir edilen Dünyanın En Şanslı Kızı kitabını ancak okuma fırsatı elde edebildim. Arka kapak yazısını da okumamıştım, ne anlattığı hakkında da en ufak bir fikrim yoktu. Birçok platformun çoksatarı olunca insan da beklentisini yükseltiyor ister istemez. Ben yükseltmemeye çalıştım.

[Kapağın güzelliğine bakalım mı biraz? Bizdeki çift katlı kapak fikri de çok hoş olmuş, güzel durmuş.]

Ön kapağında People'ın yazdığı bir not yer almakta: "Kayıp Kız ve Trendeki Kız hayranları bu sürükleyici romanı heyecan verici bulacak." Kayıp Kız'ı okumadım ama Trendeki Kız'ı okudum. Kitabın Trendeki Kız ile olay örgüsünün ilerleyişi açısından bir benzerliği bulunmuyor açıkçası. İki kitabın da ana karakteri okuduğumuz diğer kitaplara göre farklı kalıyor, evet. Ama Trendeki Kız'da bir gizemi çözmeye çalışırken Dünyanın En Şanslı Kızı'nda bir sırra ulaşmaya çalışıyorsunuz. [Hoş çok da sırlık bir durum hissetmedim ben kitabı okurken, bilmiyorum. Sır denen şeyi ilerleyen sayfalarda okuyorsunuz zaten. Ne bu sır, Allah aşkına? diye feryat etmiyorsunuz yani.]

Ana karakterimiz TifAni FaNelli (Kendi deyimiyle Ani) her şeye sahip olmaya ve basamakların üst sınırına ulaşmaya çalışan biri. İyi bir işi, iyi bir eş adayı var ve iyi olanaklara sahip. Uzun zamandır olmak istediği yere ulaşıyor fakat herkesin hayatında sorunlar vardır. TifAni'nin de kendisine göre sıkıntıları var. Ve tabii geçmişinden gelen büyük sırrı...

Bu sırrı okuduğum vakit açık söylemek gerekirse TifAni'ye üzülemedim. Evet, tam anlamıyla bunu istememiş olsa da az çok amaçladığı buydu. (Kendi düşüncelerinden yola çıkarak belirtiyorum bu yorumu.) Elbette yaşadığı olayı haklı çıkarmıyor bu. [Sorunlu karakterlere olan zaafımı biri durdursun, lütfen.]

Kitabın sonuna doğru yaşadıklarını ve istediklerini sorguladığında çok umudum olmasa da bir şekilde istediğini yapacağını sandım fakat yapmadı. Daha doğrusu yapamadı. Kitabın son cümlesini okuyup sayfayı çevirdiğimde ufak bir şok yaşadığımı söylemem gerekiyor sanırım. Burada mı bitti?!

Üzerine çok düşünmediğimden genel anlamda beğendiğim bir kitap oldu. Dediğim gibi kitaba başlarken yapılan bu övgülere kulaklarımı tıkayıp başladım. Ana karakterin kafası da kitabı beğenmemde etkili oldu. [Trendeki Kız'ın Rachel'ını sevmediyseniz bir defa daha düşünün bu kitaba başlarken.] Ama bu kadar.

Okuyun diyebilirim lakin ısrar etmem. Bir şeylere değinmeden en çok bu kadarını söyleyebilirim sanırım. Beklentilerinize göre değişir bu kitabı nasıl bulacağınız. Yüksek tutmazsanız okurken az biraz keyif alacağınız, farklı bir karakterin kafasına yerleşebileceğiniz bir kitap olabilir.

Puanım 3/5.

Alıntılara yer veriyor, ayrılıyorum:
...Hemingway, romanlarının sonunu sadece silmek için yazardı, böylece hikayenin güçlendiğine ve okuyucunun o son manevi kısımdaki hayaleti sezeceğine inanıyordu.
Benim Bradley'de öğreneceğim en şaşırtıcı ders olacaktı bu: Sadece nihayet güvende olduğunda çığlık atarsın.
Çünkü yirmi sekiz yaşındaysanız ve Tribeca'da kapısında güvenlik görevlisinin olduğu bir apartmanda yaşıyorsanız, taksiden ayağınızda Giuseppe marka ayakkabılarınızla iniyor, adı Luke Harrison olan biriyle Nuntucket'ta düğün planı yapıyorsanız, basamakları tırmanıyorsunuz demektir. Yirmi sekiz yaşına geldiğinizde bekârsanız ve Nell gibi görünmüyorsanız, elektrik faturanızı ödeyebilmek için aynı ayakkabıları eBay'de satmaya uğraşıyor olurdunuz ve Hollywood sizi anlatan acıklı filmler yapar. 
Hadi esen kalın, hoşça kalın.

Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :