![]() |
Merhaba.
Sınavlar bitti, sonuçlar geldi iyi kötü.Üniversite tercihlerini yapacağınız hafta geldi çattı. Uzun uğraşlar sonucu kazandığınız puanlarla önünüzdeki 2/4 yılın nerede, nasıl, hangi şartlarda ve hangi bölümde geçmesi gerektiğini belirleyecekseniz. Sınava hazırlanış ve giriş sürecinden daha stresli bir süreç olduğunu söyleyebilirim. Şehir içinde okuyacaksanız ayrı sorunlar, şehir dışında okuyacaksanız ayrı sorunlar... Üniversite başlı başına bir sorun. Peki ne yapmanız gerekiyor? Bu dönemi az stresle ve daha emin bir biçimde geçirmek için nelere dikkat etmelisiniz? Tecrübelerimin ve gördüklerimin birazını paylaşacağım. Bu yazı sizin kurtuluşunuz olmayacak fakat dikkat etmediğiniz noktalara dikkat etmenizi sağlayacağım. Hatam olursa affola.
Daha çok kararsız olanlara ve ne yapacağını bilemeyenlere yardım edecek bir yazı olacak bu.
Başlayalım?
Başlayalım?
1) Arkanıza yaslanın.
İstediğiniz bölümü tutturmuş, istediğiniz okulu tutturamamış; istediğiniz okulu başka bir bölüm ile tutturmuş, ne istediğiniz okulu ne de istediğiniz bölümü tutturamamış olabilirsiniz. Hatta istediğiniz bir bölüm bile olmayabilir, boş boş ekrana bakıp deli divane uygun bir bölüm aramak adına uğraşıyor da olabilirsiniz; çok anormal bir durum değil bu. İstediğiniz okulu ve bölümü tutturmuş iseniz zaten bu konu sizi pek alakadar etmeyecektir muhtemelen. Herkes istediğini bilecek yahut karar verebilmiş olacak değil neticede.
Bu olasılıklardan hangisi gerçekleşmiş olursa olsun öncelikle yapmanız gereken arkanıza yaslanıp derin bir nefes almak. Biliyorum, felaket derecede stresli bir durum. Hayatınızın 2/4 yılını şekillendirecek olan alanı ve bölümü belirliyorsunuz. Fakat sakin kafayla düşünmezseniz yanlış kararlar alabilirsiniz.
Evet, okuyacağınız bölüme karar verirken aslında bir bakıma mesleğinize karar veriyorsunuz. O mesleği yapmayacak olabilirsiniz, okulu yarıda bırakacak olabilirsiniz yahut keyfine okuyor da olabilirsiniz. Fakat elinizde başka bir alternatif kalmadığı vakit yönelmek isteyeceğiniz bir meslek de olabilir ileride bu. Gelecek ile alakalı bir bilgimiz yahut fikrimiz yok.
Bu yüzden de şu soruları sorun kendinize: 2/4 yılımı bu bölüme feda etmeye değer mi? Mezun olduktan sonra ne yapacağım? Sinir bozucu bir durum fakat, bu mesleği ülkemde icra edebilecek miyim? İngilizcem iyi, yurt dışında yapabilir miyim?
Bütün her şeyi enine boyuna düşünmek çoğu zaman işe yaramayabilir. Hayatın sizin için çok çok daha farklı planları da olabilir. Ama olmayabilir de. Siz verdiğiniz kararlar ve yaptığınız seçimlerle bir başınıza kalırsınız ve bunlar yanlışsa bir süre kahrını çekebilirsiniz. Bir süre diyorum çünkü düzene girmeyecek hiçbir şey yok. Siz planladınız diye iyi, planlamadınız diye kötü gitmeyecek hayatınız.
3) Seçeceğiniz üniversite ile ilgili yeterince bilgi edinmiş olun.
Okulun bilgi-kültür deneyiminin yanında sosyal faaliyetlere verdiği önemi ve olanağı da araştırmanız gerekiyor. Amaç; üniversiteden ayrıldığınız zaman kendisine bir şeyler katmış, sosyokültürel açıdan bilgili ve eğitimli bir birey olmak. Eğitiminiz önemli fakat oraya sadece okul okumak için gitmiyorsunuz. Kendinizi geliştireceğiniz bir yer orası, bu şekilde bakın.
Kampüsünüzü gezmiş olursanız ne âlâ! Okulun geneline bakarak seçim yapar, bölümünüzün derslikleri, amfileri hakkında bilgi edinmezseniz sonunda ücra bir köşede ders yaparken de bulabilirsiniz kendinizi. Her bölüm için geçerli değil fakat geçerli olan bölümler var. Eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın, derim ben.
Staj olanakları, yemekhane durumu, akademik kadrosu, yapılan etkinlikler, kazanılan başarılar... Okulun ve bölümün geçmişi hakkında bilgi edinmeniz sizin geleceğinize ne tür bir katkıda bulunacağını anlamanıza yardımcı olacaktır.
4) Yapabiliyorsanız 4 yıllığı tercih edin.
2 yıllığa girip ardından DGS ile tamamlarım, düşüncesi üniversiteye başlamamışken cazip ve uygun görünüyor olabilir. Bunu üniversiteye girdikten sonra başaracak da olabilirsiniz, bilemeyiz. Olay da tam olarak bu zaten, belirsizlik. Bunu başarabilirsiniz ama başaramayabilirsiniz de. Bu bölümden bölüme ve kişiden kişiye göre değişebilir elbette. Tek yapmanız gereken ne yapmanız gerektiğine karar vermek. Bu kumarı oynarken sonuçlarına dikkat etmelisiniz.
5) Şehir dışında okuyacaksanız tüm olasılıkları düşünmeye çalışın.
Şehrinden ve ailesinden ayrılmak kimisi için çok kolay bir düşünce iken kimisi için fazlasıyla zor olabiliyor. Düzeninden ayrılmak, yeni bir şehirde sıfırdan başlamak, yalnız başına kalmak... Siz nasıl hissediyorsunuz bilemiyorum ama şehir dışında okumayı kafaya koymuşsanız ve istiyorsanız planlamanız ve dikkat etmeniz gereken hususlar var.
Şehir dışında okumak -özellikle bu yaşlarda- bağımsızlığı ve özgürlüğü tatmak adına haddinden fazla cazip, lafım yok. Hem bu durum hayata atılmanızı erken bir döneme taşırken zorluklarını ve risklerini de önceden tecrübe etmenizi sağlıyor. Bunlara hazırsanız okumak istediğiniz okulun yurt olanaklarını ve yerleşim yerini iyi bir şekilde araştırsanız iyi olur.
İlk seneden ayrı eve çıkan az olur genelde, ikinci seneden itibaren kurulan arkadaşlıklar ile bu ihtimal daha da güçlenebilir. Yurtta yaşamayı düşünüyorsanız özel mi devlet mi, bu ikisinden biriyse olanakları nasıl, istediğiniz özellikleri bulunduruyor mu, verdiğiniz paranın karşılığını alıyor musunuz bunlara dikkat etmelisiniz. Umduğunuz şeyler ile bulduğunuz şeyler aynı olmayabilir çünkü.
6) Kendinizi tanıyın.
Siz kimsiniz? Yetenekleriniz, ilgi alanlarınız, yapabildikleriniz yahut yapamadıklarınız neler? Neler ile uğraşırken zevk alıyor, ne tür işlere katkı sağlamak istiyorsunuz? Matematikten mi hoşlanıyor, tarihe mi ilgi duyuyorsunuz? Resim çizmeyi mi seviyor, bilgisayarsız yaşayamayacağınızı mı düşünüyorsunuz?
Mesleğiniz neredeyse hayatınızın büyük çoğunluğunu işgal edecek, denebilir. Hayatınızın büyük bölümünü neye ayırmak istiyorsunuz? Bu anları hayatınızdan kayıp giden anlar olarak adlandırmamak için hangi mesleğe yönelmelisiniz?
Bunları çoktan düşünmüşsünüzdür umarım ama düşünmeyenleriniz de olabilir, problem değil. Herkes ne istediğini bilecek değil. Düşünme anını şu ana bıraktıysanız iyi düşünün. Genel deyim ile kolunuza takmak istediğiniz bilezik nasıl bir bilezik olmalı? Gün geldiğinde onu çıkarıp kullanabilirsiniz, unutmayın.
7) Kendinize inanıyorsanız ve gerçekten istiyorsanız bir daha hazırlanın.
İstediğiniz bölüm yahut üniversite tutmadı. Siz de bunu gerçekten ama gerçekten çok istiyordunuz. Kendinize güveniyor musunuz? Avuçlarınızdan kayıp gidecek olan bu seneyi gerçekten iyi değerlendirebilecek misiniz?
Çoğu zaman bu durumdan korkulur ama şunu unutmayın. Biraz olsun kendinize inanıyorsanız geçmişteki bilgilerinizin üzerine yenilerini koyacağınız ve var olanların da kalıcılığını arttıracağınız bu ikinci hazırlık döneminde daha verimli bir sonuç elde edebilirsiniz. Ne istediğiniz çok önemli, her zamanki gibi.
Neredeyse ülkedeki çoğu üniversitede Hukuk bölümünü tutturabilirken istediği üniversitede tutturamadığı için bir sene daha hazırlanan bir arkadaşım vardı. Ve kazandı. Hedeflerinizden korkmayın.
8) Bu mesleği icra edecek olan sizsiniz, karar verirken bunu baz alın.
Doktor, mühendis, avukat, öğretmenlik... Çoğu kişinin bildiği ve temelini, geleceğini sağlam gördüğü meslekler bunlar. Özellikle de ailelerin. Burada önemli olan siz hangisini istiyor, hangisini kendiniz için verimli buluyorsunuz? Doktorluk kimisi için mükemmel bir meslek iken kimisi için katlanılamaz halde. Herkes hastaneyi sevecek değil? Herkes avukatlığı beceremez, herkes fizikten zevk almaz. Sırf ayın sonunda getirdiği maaş iyi diye şu kısacık hayatınızdan alacağınız zevki ayaklarınızın altında ruhsuzca çiğnemeyin.
Dış dünyaya kapanın ve iç sesinize kulak kesilin: Ben bu hayatta neyi başarmak istiyorum? Geriye dönüp baktığınızda çevrenizdeki insanlara ve kendinize bir şeyler kattığınızı görün. İnandığınız doğrulardan vazgeçmeyin ve hislerinize güvenin. Risk almak mı istiyorsunuz? Korkmayın.
Kaderinizde olana ulaşacaksınız, er ya da geç. Sizi bekleyen o geleceğe elinizi uzatın ve onu yakalayın. O sizin. Silikleşerek kaybolup hiçliğe karışmasına izin vermeyin.
Esen kalın, hoşça kalın.
İstediğiniz bölümü tutturmuş, istediğiniz okulu tutturamamış; istediğiniz okulu başka bir bölüm ile tutturmuş, ne istediğiniz okulu ne de istediğiniz bölümü tutturamamış olabilirsiniz. Hatta istediğiniz bir bölüm bile olmayabilir, boş boş ekrana bakıp deli divane uygun bir bölüm aramak adına uğraşıyor da olabilirsiniz; çok anormal bir durum değil bu. İstediğiniz okulu ve bölümü tutturmuş iseniz zaten bu konu sizi pek alakadar etmeyecektir muhtemelen. Herkes istediğini bilecek yahut karar verebilmiş olacak değil neticede.
Bu olasılıklardan hangisi gerçekleşmiş olursa olsun öncelikle yapmanız gereken arkanıza yaslanıp derin bir nefes almak. Biliyorum, felaket derecede stresli bir durum. Hayatınızın 2/4 yılını şekillendirecek olan alanı ve bölümü belirliyorsunuz. Fakat sakin kafayla düşünmezseniz yanlış kararlar alabilirsiniz.
Her şeyin üstüne geldiği falan yok. Sadece senin çok üstüne düştüğün şeyler var.2) Mesleğinize karar vermeye çalışın.
Evet, okuyacağınız bölüme karar verirken aslında bir bakıma mesleğinize karar veriyorsunuz. O mesleği yapmayacak olabilirsiniz, okulu yarıda bırakacak olabilirsiniz yahut keyfine okuyor da olabilirsiniz. Fakat elinizde başka bir alternatif kalmadığı vakit yönelmek isteyeceğiniz bir meslek de olabilir ileride bu. Gelecek ile alakalı bir bilgimiz yahut fikrimiz yok.
Bu yüzden de şu soruları sorun kendinize: 2/4 yılımı bu bölüme feda etmeye değer mi? Mezun olduktan sonra ne yapacağım? Sinir bozucu bir durum fakat, bu mesleği ülkemde icra edebilecek miyim? İngilizcem iyi, yurt dışında yapabilir miyim?
Bütün her şeyi enine boyuna düşünmek çoğu zaman işe yaramayabilir. Hayatın sizin için çok çok daha farklı planları da olabilir. Ama olmayabilir de. Siz verdiğiniz kararlar ve yaptığınız seçimlerle bir başınıza kalırsınız ve bunlar yanlışsa bir süre kahrını çekebilirsiniz. Bir süre diyorum çünkü düzene girmeyecek hiçbir şey yok. Siz planladınız diye iyi, planlamadınız diye kötü gitmeyecek hayatınız.
3) Seçeceğiniz üniversite ile ilgili yeterince bilgi edinmiş olun.
Okulun bilgi-kültür deneyiminin yanında sosyal faaliyetlere verdiği önemi ve olanağı da araştırmanız gerekiyor. Amaç; üniversiteden ayrıldığınız zaman kendisine bir şeyler katmış, sosyokültürel açıdan bilgili ve eğitimli bir birey olmak. Eğitiminiz önemli fakat oraya sadece okul okumak için gitmiyorsunuz. Kendinizi geliştireceğiniz bir yer orası, bu şekilde bakın.
Kampüsünüzü gezmiş olursanız ne âlâ! Okulun geneline bakarak seçim yapar, bölümünüzün derslikleri, amfileri hakkında bilgi edinmezseniz sonunda ücra bir köşede ders yaparken de bulabilirsiniz kendinizi. Her bölüm için geçerli değil fakat geçerli olan bölümler var. Eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın, derim ben.
Staj olanakları, yemekhane durumu, akademik kadrosu, yapılan etkinlikler, kazanılan başarılar... Okulun ve bölümün geçmişi hakkında bilgi edinmeniz sizin geleceğinize ne tür bir katkıda bulunacağını anlamanıza yardımcı olacaktır.
4) Yapabiliyorsanız 4 yıllığı tercih edin.
2 yıllığa girip ardından DGS ile tamamlarım, düşüncesi üniversiteye başlamamışken cazip ve uygun görünüyor olabilir. Bunu üniversiteye girdikten sonra başaracak da olabilirsiniz, bilemeyiz. Olay da tam olarak bu zaten, belirsizlik. Bunu başarabilirsiniz ama başaramayabilirsiniz de. Bu bölümden bölüme ve kişiden kişiye göre değişebilir elbette. Tek yapmanız gereken ne yapmanız gerektiğine karar vermek. Bu kumarı oynarken sonuçlarına dikkat etmelisiniz.
5) Şehir dışında okuyacaksanız tüm olasılıkları düşünmeye çalışın.
Şehrinden ve ailesinden ayrılmak kimisi için çok kolay bir düşünce iken kimisi için fazlasıyla zor olabiliyor. Düzeninden ayrılmak, yeni bir şehirde sıfırdan başlamak, yalnız başına kalmak... Siz nasıl hissediyorsunuz bilemiyorum ama şehir dışında okumayı kafaya koymuşsanız ve istiyorsanız planlamanız ve dikkat etmeniz gereken hususlar var.
Şehir dışında okumak -özellikle bu yaşlarda- bağımsızlığı ve özgürlüğü tatmak adına haddinden fazla cazip, lafım yok. Hem bu durum hayata atılmanızı erken bir döneme taşırken zorluklarını ve risklerini de önceden tecrübe etmenizi sağlıyor. Bunlara hazırsanız okumak istediğiniz okulun yurt olanaklarını ve yerleşim yerini iyi bir şekilde araştırsanız iyi olur.
İlk seneden ayrı eve çıkan az olur genelde, ikinci seneden itibaren kurulan arkadaşlıklar ile bu ihtimal daha da güçlenebilir. Yurtta yaşamayı düşünüyorsanız özel mi devlet mi, bu ikisinden biriyse olanakları nasıl, istediğiniz özellikleri bulunduruyor mu, verdiğiniz paranın karşılığını alıyor musunuz bunlara dikkat etmelisiniz. Umduğunuz şeyler ile bulduğunuz şeyler aynı olmayabilir çünkü.
6) Kendinizi tanıyın.
Siz kimsiniz? Yetenekleriniz, ilgi alanlarınız, yapabildikleriniz yahut yapamadıklarınız neler? Neler ile uğraşırken zevk alıyor, ne tür işlere katkı sağlamak istiyorsunuz? Matematikten mi hoşlanıyor, tarihe mi ilgi duyuyorsunuz? Resim çizmeyi mi seviyor, bilgisayarsız yaşayamayacağınızı mı düşünüyorsunuz?
Mesleğiniz neredeyse hayatınızın büyük çoğunluğunu işgal edecek, denebilir. Hayatınızın büyük bölümünü neye ayırmak istiyorsunuz? Bu anları hayatınızdan kayıp giden anlar olarak adlandırmamak için hangi mesleğe yönelmelisiniz?
Bunları çoktan düşünmüşsünüzdür umarım ama düşünmeyenleriniz de olabilir, problem değil. Herkes ne istediğini bilecek değil. Düşünme anını şu ana bıraktıysanız iyi düşünün. Genel deyim ile kolunuza takmak istediğiniz bilezik nasıl bir bilezik olmalı? Gün geldiğinde onu çıkarıp kullanabilirsiniz, unutmayın.
7) Kendinize inanıyorsanız ve gerçekten istiyorsanız bir daha hazırlanın.
İstediğiniz bölüm yahut üniversite tutmadı. Siz de bunu gerçekten ama gerçekten çok istiyordunuz. Kendinize güveniyor musunuz? Avuçlarınızdan kayıp gidecek olan bu seneyi gerçekten iyi değerlendirebilecek misiniz?
Çoğu zaman bu durumdan korkulur ama şunu unutmayın. Biraz olsun kendinize inanıyorsanız geçmişteki bilgilerinizin üzerine yenilerini koyacağınız ve var olanların da kalıcılığını arttıracağınız bu ikinci hazırlık döneminde daha verimli bir sonuç elde edebilirsiniz. Ne istediğiniz çok önemli, her zamanki gibi.
Neredeyse ülkedeki çoğu üniversitede Hukuk bölümünü tutturabilirken istediği üniversitede tutturamadığı için bir sene daha hazırlanan bir arkadaşım vardı. Ve kazandı. Hedeflerinizden korkmayın.
8) Bu mesleği icra edecek olan sizsiniz, karar verirken bunu baz alın.
Doktor, mühendis, avukat, öğretmenlik... Çoğu kişinin bildiği ve temelini, geleceğini sağlam gördüğü meslekler bunlar. Özellikle de ailelerin. Burada önemli olan siz hangisini istiyor, hangisini kendiniz için verimli buluyorsunuz? Doktorluk kimisi için mükemmel bir meslek iken kimisi için katlanılamaz halde. Herkes hastaneyi sevecek değil? Herkes avukatlığı beceremez, herkes fizikten zevk almaz. Sırf ayın sonunda getirdiği maaş iyi diye şu kısacık hayatınızdan alacağınız zevki ayaklarınızın altında ruhsuzca çiğnemeyin.
Dış dünyaya kapanın ve iç sesinize kulak kesilin: Ben bu hayatta neyi başarmak istiyorum? Geriye dönüp baktığınızda çevrenizdeki insanlara ve kendinize bir şeyler kattığınızı görün. İnandığınız doğrulardan vazgeçmeyin ve hislerinize güvenin. Risk almak mı istiyorsunuz? Korkmayın.
Kaderinizde olana ulaşacaksınız, er ya da geç. Sizi bekleyen o geleceğe elinizi uzatın ve onu yakalayın. O sizin. Silikleşerek kaybolup hiçliğe karışmasına izin vermeyin.
Esen kalın, hoşça kalın.