![]() |
Piyonun Son Hamlesi - Lisa Unger |
Kanımda cinayet akıyordu. DNA'mın iki ipliğinde de cinayet yazılıydı. Bundan kaçmak için elimden geleni yapmıştım, ama nereye gidersem gideyim, orada da aynı kişiyim.Lana Granger, psikolojik sorunların yanı sıra cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve sırları olan genç bir kızdır. Buna rağmen okul hayatında oldukça başarılıdır. Üniversite eğitiminin son yılında annesinin vasiyeti üzerine işe girerek kendi ayakları üzerinde durmak için çocuk bakıcısı olarak çalışmaya başlar. Bakıcılığını üstlendiği on bir yaşındaki Luke da kendisi gibi sorunlu bir çocuktur. Fakat zaman geçtikçe Lana, onun yalnızca çocuklara mahsus problemleri olmadığını, bunun da ötesinde tehlikeli biri olduğunu fark eder.
Lana'yı içinden çıkılmaz bir girdabın ortasına sürükleyecek ve herkesten gizleyerek maziye gömdüğünü sandığı ölümcül sır, bu esrarengiz çocuğun eline geçmiş olabilir miydi? Belki de geçmişine ait eksik parçalardan biri Luke'un ta kendisiydi…
Merhaba.
Piyonun Son Hamlesi beklentilerimi karşıladı diyebilirim, zaten öyle üst düzey bir beklenti içerisine girmemiştim. Ama birçok yönden beğendiğim bir kitap oldu kendisi.
Kapak, orijinal kapağımız. Kırmızı ve siyahın uyumunu sevdiğim gibi bu kitabın canlılığını ve uyumunu da sevdim. Orijinal ad In the Blood iken bizimkisinin ismi Piyonun Son Hamlesi olmuş. Kötü mü olmuş? Hayır, gayet de güzel olmuş. Çok konuşmak istemiyorum adı ile ilgili, kurguyu etkilediği için.
Kitabın giriş bölümü ile ilgili çok fazla şey söyleyebilirim sanırım. Belirsiz, bulanık bir sahne var fakat kitaba başlamak için daha güzel bir sahne düşünülemezdi. Kitabın tamamı iki bölümden oluşuyor; birinci bölüm gelişme bölümü iken -baya uzun kendisi- ikinci bölüm sonuç bölümü oluyor.
Lisa Unger yazım dili ve kelimeleri kullanma mahareti açısından bakıldığında kendisini geliştirebilecek bir yazar. Kimi zaman yer verdiği düşünceler ve benzetmeler ile altınız çizebileceğiniz tonlarca cümle çıkarmış ortaya, öyle ki uzun zamandır kullanmadığım post-itleri kullanmış oldum bu kitap ile.
Ana karakterimiz Lana, başlı başına kitabı sevmemi sağlayan özelliklerden sadece birisi. Kendisi orijinal ve yerinde bir karakter profili çiziyor kitapta. Gerçekçi bir karakter, öyle ki çoğu vakit kendi pis düşüncelerinize denk gelebiliyorsunuz Lana'nın düşüncelerinde. Beni delirtmedi mi? Elbette delirtti fakat güzel bir delirtmeydi bu. Rahatsız olmadım.
Kitabın sonunu tahmin ettim, evet. Ama bu bir saniye sıkıldığım yahut bunaldığım anlamına gelmiyor. Belki de ben bu kadar uğraştığım için tahmin edebildim ya da tahmin edilebilir bir kurgusu vardı, bilmiyorum. Sadece güzel kurgulanmış, yer yer anlamlı cümlelere sahip bir gerilim kitabıydı.
Kitabın son cümlesini okuduğunuz vakit aklınıza ben geleyim. Sırıtır halde...
Puanım 4/5.
Hadi, birkaç tane de alıntı bırakayım paragrafların dibinden köşesinden:
Av kurbanı, kendi ölümünde suç ortağı mıdır? Bir avcının güzelliği, erdemi, hatta ölümcül doğası bizi biraz da olsa baştan çıkarmaz mı? Onun gözlerine baktığımızda bizi heyecanlandıran, ikna eden hatta hipnotize eden bir şeyler görmez miyiz? Evet, bence tehlikeli bir şekilde bizleri baştan çıkarıyor. Kim uçurumun kenarında durup aşağı baktığında aklından kendisini boşluğa bırakıp parçalanarak ölmeyi hayal etmez ki? Bu hayal bize dehşet vermez; ayrıca heyecan da verir. Yoksa sadece ben mi böyle düşünüyorum?
Hepimiz kendimize özgü delileriz. Bazılarımız diğerlerinden daha beter, o kadar.Esen kalın, hoşça kalın.
Beni oldukça tatmin eden bir kitap,tavsiye ederim
YanıtlaSil