Öncelikle Stephanie Perkins'in saçlarına karşı bir saygı duruşuna geçebilir miyiz? Ya da ben durayım, siz takılın.
Lola ve Komşu Çocuk, Anna and the French Kiss serisinin 2. kitabı. Şimdi neden serinin ilk kitabı değil de 2. kitabı önce çevrilmiş? Bilmiyorum. Ama kitaplar arasında büyük bir bağlantı yok, onu anladım. Lola ve Komşu Çocuk'ta Anna ve sevgilisi yer alıyor ama olay örgüsünün devamı niteliğinde herhangi bir şey yok. Okumayı düşünüyor ve bu sebepten ötürü kıvranıyorsanız gerek yok. Bir novella olarak düşünebilirsiniz her bir kitabını. [Daha #1 ve #3'ü okumadan nasıl sıkıyorum ama.]
Kitap; kendi halinde kıyafet, kostüm tasarlayan Lola ile yan evde yaşayan ve çocukluğunun büyük bir kısmını kaplayan komşu çocuklarını konu alıyor. Lola hayatını başarılı ve mutlu bir biçimde geçirirken bir anda bu komşu çocukları tekrar mahalleye dönüyor. Lola için sükunet ve mutluluk arasında dengede kalmaya çalışan o hayatı, böylece karman çorman oluyor. [Çocuklar deyince Nöe? gibi durdu farkındayım ama çok da spoiler şey etmek istemiyorum.]
Ana karakterleri sevdim; Lola da Cricket da nevi şahsına münhasır karakterlerdi. Bu onların benim için akılda kalıcılıklarını arttıran bir durum. Fakat yan karakterlere kişisel özellik, Lola ve Cricket kadar çok yüklenmemişti. Bu demek değil ki yan karakterler yüzeysel olarak geçilmiş. Hayır, onlarda da kendinize ait izler bulabilirsiniz.
Lola ve Komşu Çocuk pamuk şeker tadında bir hikayeydi; pembe gözlüklerin ardından yaşamını sürdürüyordu yani. Bu tarz bir yolculuğa adım atmak istiyorsanız okumanızı öneririm. Lola'nın tüm o yolculuğunu, kararlarını, farkına varışlarını yerinde vermiş, Perkins. [Okurken var olan sevgilisine karşı takındığı tavırları ve karar veriş sürecini bir an yargılamış olsam da hatırladım ki yargıladığımız çoğu şeyi bir şekilde ya yapmış oluyoruz ya da gelecekte yapar hale geliyoruz. Yani... öyle. Herhangi bir karakteri pataklamadan evvel iyi düşünün.]
Sorunları ve karmaşaları belli bir düzeyin altında seyreden, sizi çok yormayan ve keyifli vakit geçirten bir kitap okumak istiyorsanız Perkins'e bir şans verin. Çok hardcore girişmeye gerek yok bana göre kitaba, tamamen beklenti ile alakalı bir durum. Beş falan vermem ben mesela bu kitaba ama yerden yere de vurmam. Bu sebepten de beklentinizi 0 yapıp okumanızı tavsiye ediyorum, keyif alacağınız bir kitap/seri olabilme şansı var.
Ha, bir de 2017'de -sonbaharında sanırım- gelmesi planlanan bir adet genç yetişkin-korku kitabı var Perkins'in. 2012'den beri üzerinde çalışıyormuş. Kendi sözlerini hemen aşağı bırakıyorum:
"Yes, it's a contemporary. The killer is not a supernatural creature. I'm talking about ye old traditional knife-wielding maniac. Yes, it will be bloody. Yes, it will be sexy. Yes, it will be scary." ["Evet, çağdaş bir şey. Katil doğaüstü bir yaratık değil. Eski geleneksel bıçaklı bir katilden bahsediyorum. Evet, kanlı olacak. Evet, seksi olacak, Evet korkunç olacak."]
Takipçileri çoktan coşmuş durumda. Bakalım, korku dalında ne tür bir kitaba imza atacak?
Puanım 3/5.
A-a-alıntı zamanı:
Ay dolgun ama yarısı kayıp durumda. Cetvelle çizilmiş gibi düz bir çizgi, karanlık tarafını ışığından ayırıyor. Bir önceki geceye göre fark edilecek kadar erken çıkmış olan ay, hareketli Castro Sokağı'nın üzerinde alçaklarda duruyor. Sonbahar geliyor. Kendimi bildim bileli ayla konuşurum. Ondan tavsiye isterim. Soluk ışıltısı, kraterli yüzeyi, büyümesi ve küçülmesinde derin bir spiritüellik var. Her akşam yeni bir elbise giyiyor ama aynı zamanda her zaman kendi oluyor. Her zaman da orada.
Depresyon böyle. Çok derinden hissettiğimde depresyonu bırakmak istemiyorum. Bir rahatlığa dönüşüyor. Kendimi depresyonun ağır yükü altına gömmek ve depresyonu ciğerlerime çekmek istemiyorum. Depresyonu beslemek, büyütmek, geliştirmek istiyorum. Depresyon benim. Onunla uzaklaşmak, onun kollarına sarılı bir şekilde uyuyakalmak ve uzun, çok uzun süre boyunca uyanmamak istiyorum. Bu hafta yatakta çok vakit geçirdim.
Eğer ben yıldızlarsam Cricket Bell koskoca galaksiler eder.
Esen kalın, hoşça kalın.