Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Seri Yorumu | Tatlı Şeytan / Tehlike / Hesaplaşma / Cazibe - Wendy Higgins (The Sweet Trilogy)


Merhabalar.

Wendy Higgins'i bu seri ile tanıdım ama başka serileri de varmış kendisinin: Unknown (Bilinmeyen) adlı üçlemesi, See Me (Gör Beni) adlı ikilemesi ve yeni kitabını henüz bu sene yayımladığı Eurona adlı ikilemesi. Kim bilir, belki bir gün çevrilir bu kitapları da.

Şeytan ve Melek kavramlarını konu alan bir seri okumadım daha evvel. Yani... sanırım. Hatırlayamadım şimdi. Tatlı serisini ancak tamamlayabildim; 4. kitabı yeni okuyup bitirdim çünkü. Gerçi 4. kitap seriden tamamen bağımsız bir kitap. Ben yine de 4. kitabı okumadan bir yorumda bulunmayayım dedim.

Dıştan içe doğru gidersek kapakları beğenmedim. Neden beğenmedim? Ben kapaklarda manken kullanılmasından hiç haz etmiyorum. Öncelikle hayal gücümü kısıtlıyor. [Benim kafamdaki Kaidan ve Anna kesinlikle bunlar değil.] İkinci olarak da otobüste beni rahatsız ediyor. Ötemdeki berimdeki insanları günahım kadar umursamıyorum, ne düşünmek istiyorlarsa düşünebilirler. Olay benim rahatsız olmam. Elimdeki kitabın bu kadar patlamasını sevmiyorum. Yani, sonuç olarak kapaklarını beğenmedim.

Şimdi Melek dedik, Şeytan dedik. Nasıl var bu kavramlar serinin içerisinde, ondan bahsedeyim hemen. Melekler var, Şeytan (Lucifer) var. Temelde aynı durum var; Lucifer, kovulmuş melek. Ancak kendisi ile beraber kovulan başka melekler de var ve bunlara da Dük diyoruz kitapta. Farklı farklı günahları temsil ediyorlar kendileri. Lucifer'ın kendisi cehennemde oturuyor, Dükler de Lucifer adına iş görüyor yeryüzünde. Bu Düklerin bir de çocukları var: Nefiller. Her biri babasının günahını temsil ediyor.

Melek ve Şeytan dedim ama melekleri o kadar da fazla görmüyoruz seride. Daha çok Dükler ve Nefillerle bizim işimiz. Baş karakterlerimiz Kaidan ve Anna da Nefil. Anna'nın elbette özel bir durumu var ki söylemiyorum. Çünkü pislik yapmak. Yok, maksat spoiler etmeyeyim.

İlk kitapta Anna ve Kaidan'in tanışmalarını, birbirlerini tanımalarını, Anna'nın kendisini ve türünü tanımasını okuyorsunuz. Bunların yanı sıra arka planda dönen büyük bir olay da var tabii. 2. kitapta ana olay daha ön planda, Anna Hanım ve Kaidan Bey'in aşkı paspas altında takılıyor. 3. kitap zaten final kitabı, olay açığa kavuşuyor.

Geleyim beni neyin irite ettiğine...

Tamam, şeytan-melek durumlarında falan sorun yok. İncil'den mi geldiğinden emin olamadığım bir altyapı da var. Ama bunlar tam olarak durumu kurtarmaya yetmiyor. Birincisi, Dükler fazla saf. Baya baya saflar yani, bir haltı düşündükleri yok. Hiçbir önlem, plan yapma durumları falan yok. Zeka desen -bana göre- sıfır. Birileri tehdit mi oluşturuyor? Amaan, yumurta totoya dayanana kadar öyle göstermelik bir şeyler yaparız yea! Sonra da niye böyle oldu, diye düşünürüz. Nasıl fikir?

Peh. Kötü fikir.

İkincisi... uf, bu en sinir bozucusu. Bir kılıç var, tamam mı? Bir işe yarıyor işte bu kılıç, Anna'da duruyor sürekli. Kılıcı da sadece kendisi kullanabiliyor zaten. Ama kılıcın şöyle bir durumu var ki kullananın saf olması lazım. [Yani temiz olması lazım, salak değil. Öyle olsaydı muhtemelen Dükler kullanabilirdi.]

Ve.

Sırf bu durumdan dolayı sevişmiyorlar. Şimdi Sevişmeseler ne olacak? Sevişmelerini mi bekliyorsun sanki? diye düşünebilirsiniz. Olay sevişme değil zaten. Olay şu ki sevişme raddesine gelene kadar her haltı yiyip sonrasında Ah, olmaz! Kılıç! denmesi...

E beş dakika önce çocuğun ağzını yiyip bitiriyordun neredeyse?

Ama yok masumiyet o değil. O olmasın da kalanı sorun değil. İki karakter de böyle düşünüyor, Kılıç ne düşünüyor bilmiyorum. Kılıç da böyle düşünüyorsa ona da yuh yani. Son kitapta bir şey olacak, o zaman sorun kalmayacak. Hâlâ Ama? diyor çocuk. Kılıç?

Öf, yemişim kılıcınızı ya.

Masumiyet anlayışınıza çomak sokayım yani.

Huh. Neyse.

Daha ne diyebilirim artık, bilmiyorum. Alın, der miyim? Okumak istediğiniz şeye göre değişir. İyi bir romantik seri miydi? Evet, okunabilir düzeydeydi. İyi bir fantastik seri miydi? Hayır, bana göre değildi. Daha zeki bir kurgu beklerdim ben, yazık olmuş biraz.

Siz ne bekliyorsunuz bu seriden?

Kurgu bekliyorsanız almadan önce kısa bir an daha düşünün, derim.

Puanım 5/10.

Alıntıları serpiştiriyor, ayrılıyorum, demek isterdim ama serpiştirecek alıntı falan bulamadım koca seride. Yani öyle kayda değer bir cümle falan hatırlamıyorum şu anda, okurken de işaret koymamışım zeki ben. Geri dönüp dört koca kitabı da incelemek gözümü korkuttu. Yani... alıntı yok. Nevi şahsına münhasır bir anlatımı da yok zaten, klasik genç yetişkin tarzı kitap cümleleri. [Kendimi haklı çıkarmak adına söylemem gereken sözler, enter.]

Esen kalın, hoşça kalın.

Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :