Film Önerisi | VOL-İ (WALL-E)

22 Ocak 2022 Cumartesi

Kitap Yorumu | Kalpsiz - Marissa Meyer

Kupa Kraliçesi'ni kendi kendime yönetilmez tutkunun cisimleşmiş hali olarak resmettim. Kör ve amaçsız bir öfke. -Lewis Carroll

Marissa Meyer'i Ay Günlükleri serisinden bilenleriniz vardır belki. Kalpsiz'i okumadan hemen evvel o seriyi okuyup bitirmiştim. Tatlı bir genç yetişkin serisiydi, Kalpsiz'de ne yapmış acaba diye merak ettim sonra. Vakti zamanında sanki bu kitabın kendilerini "ağlattığından" bahsedenleri hatırlıyorum da...

O kişilerle oturup bir konuşmak istiyorum şu an.

Kalpsiz, bildiğimiz Alice masalında yer alan Kupa Kraliçesi'nin geçmişine dair oluşturulmuş bir yorum. Alice Harikalar Diyarı'nda yer alan antagonist Kupa Kraliçesi'nin neden bu hale geldiğine "aşk" penceresinden bakmayı tercih etmiş Meyer ve bu hikayeyi kurgulamış. Ana karakterimiz Catherine -namı diğer geleceğin Kupa Kraliçesi- kendi halinde, tek hayali, arkadaşı Mary Ann ile pastane açmak olan bir leydi. Leydimisss. Aynı zamanda da Kupa Kralı'nın gözdesi, evlenmek istediği hanımefendi.

Catherine'e soran yok tabii.

Hoş, Catherine'in ağzını açıp düzgün bir cevap verdiği de yok da, neyse, ona birazdan geleceğim.

Kızımız, Kral'ın kendisine evlenme teklifi yapacağını öğrendiği gece -bunu Kupa Kralı'nın verdiği bir baloda öğreniyor- korkup kaçıyor ve bahçede Kral'ın soytarısı Jest ile karşılaşıyor. Sonrasında da bir türlü aklından çıkaramıyor bu soytarıyı. Ve olaylar gelişiyor.

Ben kitabı beğenmedim.

Zaten kitap belli bir yere kadar ilerlemiyor, yerinde sayıyor aslında. Catherine'nin, Kral'ın teklifini geciktirmeye çalışmasını, bir yandan pastane açma girişimlerini, bir yandan da Jest ile olan muhabbetlerini ve gelişen ilişkisini okuyoruz. Bir noktaya kadar dayanabildim -gerçekten büyük çaba sarf ettim- ancak annesinin Catherine'i Kral ile evlendirmek adına sürekli bıdı bıdı konuşması ve bir şeyler yapmaya çalışması, Catherine'nin önce Kral ile evlenmek isteyip istememesinden emin olamaması, sonrasında evlenmek istemediğine karar vermesine rağmen kimseye bir türlü hayır diyememesi beni bunalttı. Dönemine göre yazılmaya çalışılmış, evet, bütün bu durumlar geçmişte de günümüzde de yaşanmış ve hala yaşanabilecek durumlar. Ama ben gelemiyorum bu muhabbetlere, üzgünüm. Özellikle de 300 sayfa aynı muhabbet sürüyorsa.

Jest ile olan ilişkisi de bir şey hissettirmedi bana. Ne Jest ne aralarındaki ilişki kayda değerdi bana göre. Ondan çok etkilenmedim sanırım. Çok... ne diyeyim bilemiyorum, 2 boyutluydu? Ve bu durum hikayenin bir masaldan temel alınmış olmasından ötürü çok absürd de kaçmayabilir ama... üff. Bu bir roman sonuçta, değil mi? Karakterler ile biraz daha bağ kurabilmek isterdim.

Ve finali.

Finalde Kupa Kraliçesi'ne dönüşme kısmı o kadar hızlı bir geçişle verilmiş ki o da inandırıcı ve tutarlı değildi. Yani yaşananlardan sonra verdiği tepkiler, o ani karakter değişimi... Son sayfalara bırakılmayıp evvelden anlatılmaya başlansaymış belki bu kadar altı boş kalmazmış. 

Neresinden tutsam elimde kalıyor kitap.

Genç yetişkin romanları içerisinde değerlendiriyorum elbette ve ona rağmen ayakları yere sağlam basmıyor. Ana karaktere ısınabilseydim yahut onu biraz olsun anlayabilseydim belki yine bir nebze ama ı-ıh. Üzgünüm, Meyer. Biliyorum kitabı beğenmemem senin için büyük bir yıkım ve sorun ama yapabileceğim bir şey yok. Önümüzdeki maçlara belki.

Esen kalın, hoşça kalın. 


Paylaş :

Facebook Yorumlar

0 comments :